Şimdi ilk sorumuz şu. Geçmişinizi ana hatlarıyla anlatır mısınız? Bu yere gelişinizin hikayesi nedir?
TD - Önce doğumumdan başlayarak özetlemeye çalışayım.1934 yılında Sivas'ın Sarkışla ilçesinin Altın köyünde doğmuşum. Şimdi, Gümüştepe adıyla anılıyor. 5 yaşındayken, babam anamları alıp, basının topraklarının bulunduğuna inandığı Ağrı'nın Tutak ilçesine götürdü. Fakat, oraya gittiğinde baktı ki, ağalar bu topraklarını almışlar, sahiplenmişler. Ortada kaldı. Biraz dini bilgisi vardı. Onunla, imam olmaya koyuldu, Tutak'ın kimi köylerinde imamlık yaptı. Sonra, Muş'un köylerine geçti ve ben daha altı, yedi yaşıma gelirken -ki, ben okula verilmedim. Babam bu okulları gavur okulu sayıyordu ve vermiyordu.- Götürüp beni Kürt hocaların içine bıraktı. Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Kargalık köyünde Şeyh Ramazan diye biri vardı. Onun himayesinde öğrenciler okuyordu. Arapça okuyorlardı. Ben, Molla Nadir Efendi bir de hafız vardı, Türk, esasen başlangıcı onda okumuştum. Sonradan hafız oradan gitti, ben Kürtçe'yi öğrendim.
Kürtçe'yi sonradan mı öğrendiniz?
TD- Evet. Çok kısa süre sonra öğrendim Kürtçeyi.
Ana diliniz değil yani?
TD- Değil. Kürtçeyi öğrendikten sonra başladım hocadan Arapça'yı Kürtçe anlamı ile okumaya ve giderek ben Türkçe' yi unuttum. Sürekli Kürtçe konuşuyordum çünkü. Kürt öğrenciler arasında. Orada Kürt öğrenciler yani çevreden gelen öğrenciler köylü tarafından idare edilirdi. Camide yatıp kalkardık. Ve "ratip" denilen bir yöntem vardı. O yöntemle, kazanlar içerisine basin maddeleri, yiyecekler toplanırdı ve karıştırılırdı. Etli, sütlü, tatlı hepsi aynı kazanın içerisinde karıştırılırdı. Sonra bölüştürülürdü. Herkes tabağına, tabağı olmayan ekmeğinin üzerine..-lavaş denen bir açık ekmek vardı-. Bu şekilde bir geçim sağlanırdı. Oradaki öğrenciler, mollalar tarafından yetiştirilirdi.. "Sarf" ve "Hahv" ile yani bir Arapça gramerle 15 yıl uğraşılırdı. Ama benim bir hedefim vardı. Babam belirlemişti o hedefi. Kafama aşılamıştı: "Basra ve Kuffe'de olmayacak ölçüde 'alim' olcaksın"..Onların "oniki ilim" dedikleri ilimlerin tümünü bir iki yıl içerisinde bitiriverdim. Onların en son kitapları olan "Cem-ül Cevam"ı okudum..Ben madem ki Türk'tüm, öyleyse, Türk'lerde geçerli olan Hanefi mazhebinin usulüne göre okumalıyım dedim. O nedenle çıktım, Kayseri, Adana. Sivas'ta bulabildiğim hocaların yanına gittim okumaya..o usulle de yani Hanefi usulünce de "mücaz" oldum. Icazet verilen kişiye mücaz deniyor. İcazet alınacak düzeye Hanefi usulünce de ulaţtım. Bu arada askerliğim gelmişti. Askerlikten önce, gittim girdim müftülük vaizlik sınavlarına. Dediler ki, "sen çocuksun, çok iyi biliyorsun ama biz çocuğu müftü, vaiz yapmayız. Sen şimdi askerliğini yap, gel, ondan sonra.."
Nerede askerlik yaptınız efendim?
TD- Kütahya ' da ve Adana' da İncirlik' de yapmıştım.
Hangi yıllar olduğunu hatırlıyor musunuz?
TD- 1955-57. İyi Türkçe konuşmayı askerlikte elde ettikten sonra, İstanbul'a geldim. İstanbul'da Üçbaş ve İsmailağa medreseleri vardı. Bir derneğin organizasyonunda Arapça eski usulle talebe yetiştiriyorlardı. Müftü, vaiz yetiştirme yoluna gidiyorlardı.
Karagümrük' te değil mi efendim?
TD - Çarşamba'da. Orada kimi derslere hoca bulunamamış. Mesela mantıktan, kelamdan Usül-u Fıkıhtan falan hocalar bulunamamış. Kendimi orada buldum. Orada yüksek düzeyde sayılan dersleri okutmaya çalıştım. O zaman Mahmut Bayram vardı. Vaizdi, oranın hocaları arasındaydı. Hatta sonra, alçakgönüllülükle benim derslerime devam etti. "Ben de okumuştum, ama böyle okumamıştım," diyerek. Salih Şeref vardı. Yani, İstanbul'un ileri gelen hocaları ile görüşüyorduk. Onlar da kimi dersler geliyorlardı ama, aşağı düzeydeki derslere geliyorlardı. Sonra gidip bir de müftülük vaizlik sınavlarına katılmayı düşündüm ve katıldım öğrencilerimle birlikte. Onlardan da birçoğu kazandı. Mahmutpaşa İlkokulu' nun dışarıdan bitirme sınavlarına girdim. Kısa zamanda diplomayı almamış olsaydım, müftülüğe atamam yapılmayacaktı. İlk görevim Tekirdağ'a oldu.
İlk vazife alışınız hangi yıllarda efendim?
TD- 58'in sonları idi.
Peki onun öncesine geçsek, sizin yetiştirdiğiniz talebeler arasında belli mevkilere gelmiş kimseler var mı?
TD- Evet, müftü , epeyce vaiz var.
Medresede okuttuklarınızdan bahsediyorum. İm bunlar, şu anda aklınızda olan var mı?
TD -Mesela, İzmir Karşıyaka müftüsüydü şimdi emekli oldu galiba. Abdullah Arılık vardı. Sizin Zaman Gazetesinde zaman zaman yazılar yazdığını söyleyen , çeviriler yapan Salih Uçan benim talebelerim arasında idi.
Sonra müftülük ve ondan sonra müftülükte sürgünler. Sürgünlerin başlaması (1962-1965 yılları), Atatürkçü çizgideki davranışlarım yüzünden olmuştu.
Hangi yıllara rastlıyor ilk sürgünleriniz?
TD- 62-65 yıllarına. Alışılmadık bir müftü olmuştum. Nedeni şuydu:Ben, Sivaslı sayıyordum kendimi. Sivas camilerine gidip gördükçe bakıyordum rahleler oraya buraya asılmış, çok berbat. Bunlar niye burada duruyor falan diyordum. Ondan sonra imamları vardı. Abdestlerini tutamayacak kadar yaşlıydı bunlar. Daha göreve gelir gelmez, haftasında 15 tane imamın görevine son verdim. Bunlar zengin insanlardı. Bunların çoğunun oğulları yargıç, doktor ve daha başka etkin görevlerdeydi. Tabii, bunlar bana orada sorun çıkardılar.
Çirkinlikleri gidermek, camileri park yerine getirmek, Sivas'ın köylerini ağaçlandırmak yoluna gittim. Müftülük lojmanı yapmak yerine, hastane önerdim. O hastane, göğüs hastalıkları hastanesi, ki, şimdi çok güzel bir hastanedir. ..Sonra onlardan, imamlardan, beklemedikleri şeyleri isteyince söylenmeye başladılar. Toplu halde sinemaya götürüyordum. Kurs açmıştım. Onlara konferans vermeyi, grup çalışmalarını öğretme yoluna gitmiştim. Milli Eğitim' ile işbirliği yaparak diploma sağlamaya yönelmiştim ki,..ve sıkıcı bulununca söylendiler, "Bu müftü kafirdir," dediler. Hatta, "Komünisttir," dediler. Arkasından bir baktım nakiller. En büyük darbeyi ben Halk Partisi'nden yedim. Şaşılası bir şeydir ki, kendim de Halk Partili olarak ileri sürülüyordum. O zaman "Yeni İstanbul", "Yeni İstiklal" diye bir takım gazeteler, mecmualar falan vardı. Orada komünistliğim, içkiyi severliğim yazıldı, sabaha kadar içki içmişim ki, ağzıma damlasını koymuyordum. Yani, içkiyle miçkiyle hiç tanışmamıştım.
..Bende inanç devrimi neden oldu? Ya da neden inançsızlık oluştu? Onu belirteyim: Doğru bilime yönelmiştim. Çok büyük kütüphanelere gittim. O zaman ben İslam'ın kökenini gördüm, okudum. Söylencelerde de okudum. Bir gün "Sümer Efsanesi" ile karşılaştım. Sümerler'de bir Tufan efsanesi. Baktım, Tevrat'ta var, Kur'an' a var. Bu bir efsane, nasıl olur da Tevrat'ta, Kur'an'da olabilir? Milattan önce 3000 yılında kaleme alındığı sanılıyor. İslam' dan, hatta Kur'an' dan çok önce. Peki,bunlarda olan, Kutsal kitaplarda ne arıyor? Sonra, Hammurabi Yasaları'nın kimi maddeleleri Tevrat'ta aynen geçmiş, ondan sonra Kur'an' da yansımış, yani sarsılmalar benim öyle başladı.
..bence din insanlığa çok şey yitirtmiştir. Dinsizlik ne kazanır? Önce bu yitirilen şeyleri bir daha yitirme durumuna düşmemeyi kazanır. Dinler neyi yitirtmiştir? Bana göre dinler insana gözyaşı getirmiştir, ölümler getirmiştir. İslam da bunların arasındadır. Bugün Yahudiler eğer Filistinlilere birtakım zulümler yapıyorlarsa, bence bunların Yahudiliğin içindeki Yehova'nın, Tevrat Yehovası'nın insanların kafasına aşıladıklarının çok büyük etkisi vardır. "Gidin, vurun, acımayın." en büyük etkisi vardır. İslam öyle olmuştur. Muhammed döneminde de öyle olmuştur. Ebu Bekir döneminde de, daha sonraki dönemlerde de. Ebu Bekir döneminde, "Ridde" (dinden dönme) olaylarında, belgelere göre, ateş havuzları açılmıştır. O ateş havuzlarına insanlar inançlarından dolayı atılmış, yakılmışlardır. Muhammed'den sonraki dönemde, Osman döneminde bir Cemel olayını anımsıyoruz. Bu Cemel olayında, iki yanda da Muhammed' in arkadaşları vardı. Bir yanda, 400 kadar "biat-ı Rıdvan"da bulunmuş olan kişi vardı. Başlarında Ali, Muhammed' in damadı. Öbür yanda, yine cennetle müjdelenmişler vardı. Iki kesim birbirine saldırıyorlardı, öldürmek için ve o olayda tarihlerin bizlere kaydettiğine göre, 15 bin kişi hayvan boğazlanır gibi boğazlanmıştır. 656 yılında..13 bin kişi Aişe tarafından, 2 bin kişi de Ali tarafından. Şimdi bunlar ki, Muhammed' in "Eshabi Kennucumi bi eyyıhimiktedeytüm ihtedeymüs", yani "benim ashabım birer yıldız gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz" dediği birer yıldız saydığı kişilerdi. Bunlar öyle olunca ondan sonra aynı tutumu sürdüren kimselerin bulunması şaşırtıcı değildir. Ondan sonra görüyoruz. Neler yitirtmiştir din? Aklın, bilimin yolunda olmaya çalışan birçoklarının öldürülmesine neden olmuştur. Çünkü, "irtidat" yani "dinden çıkma" bütün mezheplere göre ölüm hükmünü içine alıyor. Mezhepler arasında ihtilaf yok. Sadece, "istilabe" yani tövbeye davet gerekli mi gereksiz mi? Bu konuda tartışıyorlar. Yoksa, bir insan eğer düşüncelerinde bir gelişme olmuş, inancında gelişme olmuş ya da inançsızlığa düşmüşse, ya da bir başka inanca geçmişse bunun mutlaka öldürülmesi gerekiyor, Kur'an ve hadis hükümlerine göre..Bir Isa, "Bir yanağına vurulursa, öbür yanağını uzat," derken, öbür yanda diyor ki, "Ben Dünya'ya barış için gelmedim, savaş için geldim." Bu da İncil' den..
..ve ben hadisleri hep Islam dünyasında en sağlam kabul edilenlerden aldım. Ben hadisçi, fıkıhçıyım..bir hadis ne ölçüde doğru olur, ne ölçüde olmaz onu da bilirim..dikkat ediyorum, sağlam hadislerin dışındaki hadislere yer vermiyorum..
..Dinleri şöyle ayırmak mümkün. Dinlerin kimi, insanlığın yaşamına bütünüyle el atmıştır. Dünya yaşamını yatak odalarına varıncaya kadar girmiştir. Yahudilik ve İslam böyledir. Kimi de bu kadar el atmamıştır, sadece inanç dünyalarında vardır. Ama, bir ceza hukuku, bir miras hukuku, bir devletler hukuku, bir bilmem ne hukuku türünden şeyleri yoktur. Hıristiyanlık böyledir. Ben, insanlığın yaşamına bütünüyle el atmış olanları, insanlar için daha zararlı görüyorum. Aslında, hepsi, bana göre, binlerce yıl öncesinin düşüncelerini, inançlarını taşıyıp getirmekte birleşiyorlar. Biri falanca diyor, biri filanca diyor, sözler değişiyor ama, öz değişmiyor. Hepsi aynı kalıptan.
..Ben zinayı hiç tanımadım. İçkiyi tanımadım. Kumarı tanımadım, zaten hiçbir oyunu bilmem.
TD - Önce doğumumdan başlayarak özetlemeye çalışayım.1934 yılında Sivas'ın Sarkışla ilçesinin Altın köyünde doğmuşum. Şimdi, Gümüştepe adıyla anılıyor. 5 yaşındayken, babam anamları alıp, basının topraklarının bulunduğuna inandığı Ağrı'nın Tutak ilçesine götürdü. Fakat, oraya gittiğinde baktı ki, ağalar bu topraklarını almışlar, sahiplenmişler. Ortada kaldı. Biraz dini bilgisi vardı. Onunla, imam olmaya koyuldu, Tutak'ın kimi köylerinde imamlık yaptı. Sonra, Muş'un köylerine geçti ve ben daha altı, yedi yaşıma gelirken -ki, ben okula verilmedim. Babam bu okulları gavur okulu sayıyordu ve vermiyordu.- Götürüp beni Kürt hocaların içine bıraktı. Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Kargalık köyünde Şeyh Ramazan diye biri vardı. Onun himayesinde öğrenciler okuyordu. Arapça okuyorlardı. Ben, Molla Nadir Efendi bir de hafız vardı, Türk, esasen başlangıcı onda okumuştum. Sonradan hafız oradan gitti, ben Kürtçe'yi öğrendim.
Kürtçe'yi sonradan mı öğrendiniz?
TD- Evet. Çok kısa süre sonra öğrendim Kürtçeyi.
Ana diliniz değil yani?
TD- Değil. Kürtçeyi öğrendikten sonra başladım hocadan Arapça'yı Kürtçe anlamı ile okumaya ve giderek ben Türkçe' yi unuttum. Sürekli Kürtçe konuşuyordum çünkü. Kürt öğrenciler arasında. Orada Kürt öğrenciler yani çevreden gelen öğrenciler köylü tarafından idare edilirdi. Camide yatıp kalkardık. Ve "ratip" denilen bir yöntem vardı. O yöntemle, kazanlar içerisine basin maddeleri, yiyecekler toplanırdı ve karıştırılırdı. Etli, sütlü, tatlı hepsi aynı kazanın içerisinde karıştırılırdı. Sonra bölüştürülürdü. Herkes tabağına, tabağı olmayan ekmeğinin üzerine..-lavaş denen bir açık ekmek vardı-. Bu şekilde bir geçim sağlanırdı. Oradaki öğrenciler, mollalar tarafından yetiştirilirdi.. "Sarf" ve "Hahv" ile yani bir Arapça gramerle 15 yıl uğraşılırdı. Ama benim bir hedefim vardı. Babam belirlemişti o hedefi. Kafama aşılamıştı: "Basra ve Kuffe'de olmayacak ölçüde 'alim' olcaksın"..Onların "oniki ilim" dedikleri ilimlerin tümünü bir iki yıl içerisinde bitiriverdim. Onların en son kitapları olan "Cem-ül Cevam"ı okudum..Ben madem ki Türk'tüm, öyleyse, Türk'lerde geçerli olan Hanefi mazhebinin usulüne göre okumalıyım dedim. O nedenle çıktım, Kayseri, Adana. Sivas'ta bulabildiğim hocaların yanına gittim okumaya..o usulle de yani Hanefi usulünce de "mücaz" oldum. Icazet verilen kişiye mücaz deniyor. İcazet alınacak düzeye Hanefi usulünce de ulaţtım. Bu arada askerliğim gelmişti. Askerlikten önce, gittim girdim müftülük vaizlik sınavlarına. Dediler ki, "sen çocuksun, çok iyi biliyorsun ama biz çocuğu müftü, vaiz yapmayız. Sen şimdi askerliğini yap, gel, ondan sonra.."
Nerede askerlik yaptınız efendim?
TD- Kütahya ' da ve Adana' da İncirlik' de yapmıştım.
Hangi yıllar olduğunu hatırlıyor musunuz?
TD- 1955-57. İyi Türkçe konuşmayı askerlikte elde ettikten sonra, İstanbul'a geldim. İstanbul'da Üçbaş ve İsmailağa medreseleri vardı. Bir derneğin organizasyonunda Arapça eski usulle talebe yetiştiriyorlardı. Müftü, vaiz yetiştirme yoluna gidiyorlardı.
Karagümrük' te değil mi efendim?
TD - Çarşamba'da. Orada kimi derslere hoca bulunamamış. Mesela mantıktan, kelamdan Usül-u Fıkıhtan falan hocalar bulunamamış. Kendimi orada buldum. Orada yüksek düzeyde sayılan dersleri okutmaya çalıştım. O zaman Mahmut Bayram vardı. Vaizdi, oranın hocaları arasındaydı. Hatta sonra, alçakgönüllülükle benim derslerime devam etti. "Ben de okumuştum, ama böyle okumamıştım," diyerek. Salih Şeref vardı. Yani, İstanbul'un ileri gelen hocaları ile görüşüyorduk. Onlar da kimi dersler geliyorlardı ama, aşağı düzeydeki derslere geliyorlardı. Sonra gidip bir de müftülük vaizlik sınavlarına katılmayı düşündüm ve katıldım öğrencilerimle birlikte. Onlardan da birçoğu kazandı. Mahmutpaşa İlkokulu' nun dışarıdan bitirme sınavlarına girdim. Kısa zamanda diplomayı almamış olsaydım, müftülüğe atamam yapılmayacaktı. İlk görevim Tekirdağ'a oldu.
İlk vazife alışınız hangi yıllarda efendim?
TD- 58'in sonları idi.
Peki onun öncesine geçsek, sizin yetiştirdiğiniz talebeler arasında belli mevkilere gelmiş kimseler var mı?
TD- Evet, müftü , epeyce vaiz var.
Medresede okuttuklarınızdan bahsediyorum. İm bunlar, şu anda aklınızda olan var mı?
TD -Mesela, İzmir Karşıyaka müftüsüydü şimdi emekli oldu galiba. Abdullah Arılık vardı. Sizin Zaman Gazetesinde zaman zaman yazılar yazdığını söyleyen , çeviriler yapan Salih Uçan benim talebelerim arasında idi.
Sonra müftülük ve ondan sonra müftülükte sürgünler. Sürgünlerin başlaması (1962-1965 yılları), Atatürkçü çizgideki davranışlarım yüzünden olmuştu.
Hangi yıllara rastlıyor ilk sürgünleriniz?
TD- 62-65 yıllarına. Alışılmadık bir müftü olmuştum. Nedeni şuydu:Ben, Sivaslı sayıyordum kendimi. Sivas camilerine gidip gördükçe bakıyordum rahleler oraya buraya asılmış, çok berbat. Bunlar niye burada duruyor falan diyordum. Ondan sonra imamları vardı. Abdestlerini tutamayacak kadar yaşlıydı bunlar. Daha göreve gelir gelmez, haftasında 15 tane imamın görevine son verdim. Bunlar zengin insanlardı. Bunların çoğunun oğulları yargıç, doktor ve daha başka etkin görevlerdeydi. Tabii, bunlar bana orada sorun çıkardılar.
Çirkinlikleri gidermek, camileri park yerine getirmek, Sivas'ın köylerini ağaçlandırmak yoluna gittim. Müftülük lojmanı yapmak yerine, hastane önerdim. O hastane, göğüs hastalıkları hastanesi, ki, şimdi çok güzel bir hastanedir. ..Sonra onlardan, imamlardan, beklemedikleri şeyleri isteyince söylenmeye başladılar. Toplu halde sinemaya götürüyordum. Kurs açmıştım. Onlara konferans vermeyi, grup çalışmalarını öğretme yoluna gitmiştim. Milli Eğitim' ile işbirliği yaparak diploma sağlamaya yönelmiştim ki,..ve sıkıcı bulununca söylendiler, "Bu müftü kafirdir," dediler. Hatta, "Komünisttir," dediler. Arkasından bir baktım nakiller. En büyük darbeyi ben Halk Partisi'nden yedim. Şaşılası bir şeydir ki, kendim de Halk Partili olarak ileri sürülüyordum. O zaman "Yeni İstanbul", "Yeni İstiklal" diye bir takım gazeteler, mecmualar falan vardı. Orada komünistliğim, içkiyi severliğim yazıldı, sabaha kadar içki içmişim ki, ağzıma damlasını koymuyordum. Yani, içkiyle miçkiyle hiç tanışmamıştım.
..Bende inanç devrimi neden oldu? Ya da neden inançsızlık oluştu? Onu belirteyim: Doğru bilime yönelmiştim. Çok büyük kütüphanelere gittim. O zaman ben İslam'ın kökenini gördüm, okudum. Söylencelerde de okudum. Bir gün "Sümer Efsanesi" ile karşılaştım. Sümerler'de bir Tufan efsanesi. Baktım, Tevrat'ta var, Kur'an' a var. Bu bir efsane, nasıl olur da Tevrat'ta, Kur'an'da olabilir? Milattan önce 3000 yılında kaleme alındığı sanılıyor. İslam' dan, hatta Kur'an' dan çok önce. Peki,bunlarda olan, Kutsal kitaplarda ne arıyor? Sonra, Hammurabi Yasaları'nın kimi maddeleleri Tevrat'ta aynen geçmiş, ondan sonra Kur'an' da yansımış, yani sarsılmalar benim öyle başladı.
..bence din insanlığa çok şey yitirtmiştir. Dinsizlik ne kazanır? Önce bu yitirilen şeyleri bir daha yitirme durumuna düşmemeyi kazanır. Dinler neyi yitirtmiştir? Bana göre dinler insana gözyaşı getirmiştir, ölümler getirmiştir. İslam da bunların arasındadır. Bugün Yahudiler eğer Filistinlilere birtakım zulümler yapıyorlarsa, bence bunların Yahudiliğin içindeki Yehova'nın, Tevrat Yehovası'nın insanların kafasına aşıladıklarının çok büyük etkisi vardır. "Gidin, vurun, acımayın." en büyük etkisi vardır. İslam öyle olmuştur. Muhammed döneminde de öyle olmuştur. Ebu Bekir döneminde de, daha sonraki dönemlerde de. Ebu Bekir döneminde, "Ridde" (dinden dönme) olaylarında, belgelere göre, ateş havuzları açılmıştır. O ateş havuzlarına insanlar inançlarından dolayı atılmış, yakılmışlardır. Muhammed'den sonraki dönemde, Osman döneminde bir Cemel olayını anımsıyoruz. Bu Cemel olayında, iki yanda da Muhammed' in arkadaşları vardı. Bir yanda, 400 kadar "biat-ı Rıdvan"da bulunmuş olan kişi vardı. Başlarında Ali, Muhammed' in damadı. Öbür yanda, yine cennetle müjdelenmişler vardı. Iki kesim birbirine saldırıyorlardı, öldürmek için ve o olayda tarihlerin bizlere kaydettiğine göre, 15 bin kişi hayvan boğazlanır gibi boğazlanmıştır. 656 yılında..13 bin kişi Aişe tarafından, 2 bin kişi de Ali tarafından. Şimdi bunlar ki, Muhammed' in "Eshabi Kennucumi bi eyyıhimiktedeytüm ihtedeymüs", yani "benim ashabım birer yıldız gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz" dediği birer yıldız saydığı kişilerdi. Bunlar öyle olunca ondan sonra aynı tutumu sürdüren kimselerin bulunması şaşırtıcı değildir. Ondan sonra görüyoruz. Neler yitirtmiştir din? Aklın, bilimin yolunda olmaya çalışan birçoklarının öldürülmesine neden olmuştur. Çünkü, "irtidat" yani "dinden çıkma" bütün mezheplere göre ölüm hükmünü içine alıyor. Mezhepler arasında ihtilaf yok. Sadece, "istilabe" yani tövbeye davet gerekli mi gereksiz mi? Bu konuda tartışıyorlar. Yoksa, bir insan eğer düşüncelerinde bir gelişme olmuş, inancında gelişme olmuş ya da inançsızlığa düşmüşse, ya da bir başka inanca geçmişse bunun mutlaka öldürülmesi gerekiyor, Kur'an ve hadis hükümlerine göre..Bir Isa, "Bir yanağına vurulursa, öbür yanağını uzat," derken, öbür yanda diyor ki, "Ben Dünya'ya barış için gelmedim, savaş için geldim." Bu da İncil' den..
..ve ben hadisleri hep Islam dünyasında en sağlam kabul edilenlerden aldım. Ben hadisçi, fıkıhçıyım..bir hadis ne ölçüde doğru olur, ne ölçüde olmaz onu da bilirim..dikkat ediyorum, sağlam hadislerin dışındaki hadislere yer vermiyorum..
..Dinleri şöyle ayırmak mümkün. Dinlerin kimi, insanlığın yaşamına bütünüyle el atmıştır. Dünya yaşamını yatak odalarına varıncaya kadar girmiştir. Yahudilik ve İslam böyledir. Kimi de bu kadar el atmamıştır, sadece inanç dünyalarında vardır. Ama, bir ceza hukuku, bir miras hukuku, bir devletler hukuku, bir bilmem ne hukuku türünden şeyleri yoktur. Hıristiyanlık böyledir. Ben, insanlığın yaşamına bütünüyle el atmış olanları, insanlar için daha zararlı görüyorum. Aslında, hepsi, bana göre, binlerce yıl öncesinin düşüncelerini, inançlarını taşıyıp getirmekte birleşiyorlar. Biri falanca diyor, biri filanca diyor, sözler değişiyor ama, öz değişmiyor. Hepsi aynı kalıptan.
..Ben zinayı hiç tanımadım. İçkiyi tanımadım. Kumarı tanımadım, zaten hiçbir oyunu bilmem.
10 yorum:
Sapan iste böyle sapar. Seytan insana aklina yatani söyleye söyleye yalanina inandirir.
Sümerledeki felaketi Tevrattaki, Kuran daki felaketle bir tutyor. Akil sahibi hic düsünmezmiki felaket ler tekrar tekrar olur. Tarih tekerrürden icabettir.
ALLAH islah etsin diyecem, ama adam gitmis
ALLAH cümlemizi dos dogru yol üzerine eylesin, sapanlardan eylemesin. AMIN!
sanki dersin allhının kendine hayrı varda,senin yolunu çizecek bide :P
tufan aynı tufan.Nuh tufanı yahuidilikten öncesine dayanıyo.Sen şimdi hangi mantıkla bunları birbirinden ayrı tuttun.Ne adamlarsınız yaaa.İlkel dinlerinize laf söyletmemk için etmedik rezillik bırakmıousunuz.
Bu şeytan işi ne ola.Sapıkmısınız yaa.Ulan çocuk dediğin söylemez şu lafları.Siz işinize gelmedimi 7 den 70 şe "şeytan yaptı".Yazık.Garibanlar.
Adam sebeplerini güzel güzel açıklamış.Aha bööle sein gibi cahillerde şeytan yaptırdı der bırakır.Zaten başka bişey yağma yeterliliğine sahip değilsniz.
Selam arkadaşlar.
Şu aşağıda ulan ne adamlarsınız ya ! diyen ve bizim gibi adam olmayan arkadaşa bi çift, şu yukarıda din şavaş getirmiştir diyen imalat hatasınada iki çift lafım var.Müsade buyurursanız.
Aşagıda ki kendini ateist kitaplara çok kaptırmış kendini bilmez eleman. İlk önce nasıl ayakta duruyorsun, sen nasıl bi sistemin sayesinde ve kaç milyar kere milyar kere imlyar ihtimalin birinden dolayı ölmüyorsun, git bi oku, biyoloji öğren.İhtimal hesabı öğren.Sonra bir hayat boyu insanlara doğru olanı anlatmak için elinin altında servetler varken birini bile kullanmamak nedir git bi dene, bir çocuga menfaatiniden feda edip bir güzelliği bir saat anlat, birdaha yapmayacaksın.
Cehalet ancak senin gibi ot kafalıların sıfatı olur olsa olsa.
Şimdi yukarıdakine geldi sıra.
elelman adın tura mıdır nedir, Madem islamı okadar iyi bildiğini iddia ediyorsun, peygamber efendimizin, birbiriyle sürekli şavaşan arabistan yarım adasının kabilelerini birbirlerine nasıl bağladığını ve yüzyıllar boyunca senin gibi münafıkların attığı fitneler haricinde hiçbir şavaş çıkmadığını ve bir kadının aylar boyu süren bir yolculuğu tek başına güvenle yapabilir hale geldiğini de bilirsin.Bilirsin ki her şavaştan evvel dini tebliğ için elçi gönderilir ve hiçbir zaman halkın zerresine dokunulmaz, sadece dine teslim olmayan ülkenin askeriyle şavaş olunur, ama senin Allahsız rusyanda bir sistemi kabul ettirmek için 19 milyon insanı gözü bile titremeden kimisini kazığa oturtarak, kimisini kurşuna dizerek öldürür.Eğer bir insan da Allah korkusu olmasa güçlü olan zayıf olanı ezer.Ama islamda hiçbir zaman adaletsizlik ve zülüm olmaz.
İslam şavaş değil, hiçkimse görmediği halde bir insanın Allah korkusundan dolayı içine adaleti ve vicdanı getirmiştir.
Kolunda saat ve gözünde gözlük var diye devrime karşı gelme ihtimaline karşı sokaktan toplayıp kurşuna dizilen insam,nları ve kızıl kmerleri ne çabuk unuttun.
Soytarı münafık lafı sana saygı atfetmek olur.Onu senden daha yukarıdaki insanlara saklıyorum.Seni de sernin gibileride hür vicdanlara ve Allaha havale ediyorum.
Muhammed, dinleri kabul etmemek Yaradıcıyı kabul etmemek anlamına gelmiyor. Mesela deistler (bilakisi ben) bir yaradıcının varlığına inanıyorum, (gerci bunu ispat ve ya inkar edecek kanıtlarımız yok). Akkıllıca okursan göreceksin ki, dinlerin hepsi kendi içinde çelişiyor. İncili, Kuranı, Tevratı önyargısız (mukaddes kabul etmeden) okursan olayların nasıl çeliştiğini göreceksin. Hepsi de olduğu döneme bir yenilik getirmiş, devrim gibi, ama evrensellik konusunda hepsi aciz. Zaten İslam evrensil bir din olsaydı günümüzde Halifeler dönemimde gidilen coğrafya dışında da İslam ülkeleri, toplulukları olurdu ama Bosna hariç(ki bunun da siyasi sebepleri vardır) böyle bir durum söz konusu değil. İslamı inkar Yaradıcı inkar anlamına gelmiyor.
Bizim dinimiz islam dini nasıl olur da Dünyaya kötülükler getirir.İslamdan önce kız çocukları diri diri toprağa gömülmüyormuydu.Şimdilerde bu hallere geldikki kadınlar erkeklere peşkeş çekiliyor sanki o zamankinden farksızmışız gibi islama laf etmekten de geri kalmıyoruz bunun adı aydın insan oluyor.Sadece düşünün bunca yıldır bu insanlar niye var sanki herşey insanın emrine sunulmuş düşünün kafanızdaki et parçasının içerisine binlerce bilgi sığıyor.Bu kadar muhteşem bir varlık boşunamı yaratıldı.Üstelik zalimlerin yaptıkları yanlarına karmı kalacak onlardan hesap soracak bir güç olmayacakmı peygamberimize vahiy neden geldi neden kuran indirildi.Peygamberimiz kafadanmı uydurdu.Derdi ne idiki bunu yapsın herkezi müslüman yapınca sanki dahamı iyi yaşadı altından tahtlardamı yaşadı islamiyet için hep varını yoğunu verdi işkenceler gördü.İslamiyet ne diyor yalan söyleme kimsenin hakkını yeme kimseye zarar verme senden istedikleri bu. Bugün 5 vakit namazın her yönden insana faydalı olduğu aşikar peki nedir bu insaların islamiyetten alıp veremedikleri.Ben söyleyeyim nefislerinin kölesi olanlar islamiyeti yok sayarak yaptıkları yanlışları örtmeye çalışıyorlar ama bu deve kuşuna benzetiyor onları.Benim dedem 80 yaşına kadar namaz kıldı ve vefat etti.Ben bildim bileli namaz kılardı. Ne zararını gördü ama içki içip kumar oynasaydı ne olurdu.O kadar yaşayamacağı gibi çevresinede zararı olur insanlar onla ilgili hiç iyi şeyler düşünmezdi.
Hz. Ali Efendimize ahirete inanmayan birisi: “Siz boşuna ibadet edip kendinizi yoruyorsunuz. Çünkü ahiret yok;” der.
Hz. Ali’nin cevabı şöyledir: “Varsayım olarak ahiretin olmayacağını düşünelim. Biz ibadet ediyoruz. Fakat bunda bizim hiçbir kaybımız yok. Çünkü ibadetlerin insan üzerinde hiçbir zararı yok. Hatta tam tersine faydası var. Bu açıdan bizim hiçbir kaybımız olmayacaktır. Fakat ya ahiret varsa, o zaman zararda olan kim acaba?”
Onun için ibadet yapmasanızda ne olur Allahın varlığına ve birliğine inanın peygamberimizin onun elçisi olduğuna inanın bu size ne kaybettirir ki .Allah hepim
izin yardımcısı olsun...
Bizim dinimiz islam dini nasıl olur da Dünyaya kötülükler getirir.İslamdan önce kız çocukları diri diri toprağa gömülmüyormuydu.Şimdilerde bu hallere geldikki kadınlar erkeklere peşkeş çekiliyor sanki o zamankinden farksızmışız gibi islama laf etmekten de geri kalmıyoruz bunun adı aydın insan oluyor.Sadece düşünün bunca yıldır bu insanlar niye var sanki herşey insanın emrine sunulmuş düşünün kafanızdaki et parçasının içerisine binlerce bilgi sığıyor.Bu kadar muhteşem bir varlık boşunamı yaratıldı.Üstelik zalimlerin yaptıkları yanlarına karmı kalacak onlardan hesap soracak bir güç olmayacakmı peygamberimize vahiy neden geldi neden kuran indirildi.Peygamberimiz kafadanmı uydurdu.Derdi ne idiki bunu yapsın herkezi müslüman yapınca sanki dahamı iyi yaşadı altından tahtlardamı yaşadı islamiyet için hep varını yoğunu verdi işkenceler gördü.İslamiyet ne diyor yalan söyleme kimsenin hakkını yeme kimseye zarar verme senden istedikleri bu. Bugün 5 vakit namazın her yönden insana faydalı olduğu aşikar peki nedir bu insaların islamiyetten alıp veremedikleri.Ben söyleyeyim nefislerinin kölesi olanlar islamiyeti yok sayarak yaptıkları yanlışları örtmeye çalışıyorlar ama bu deve kuşuna benzetiyor onları.Benim dedem 80 yaşına kadar namaz kıldı ve vefat etti.Ben bildim bileli namaz kılardı. Ne zararını gördü ama içki içip kumar oynasaydı ne olurdu.O kadar yaşayamacağı gibi çevresinede zararı olur insanlar onla ilgili hiç iyi şeyler düşünmezdi.
Hz. Ali Efendimize ahirete inanmayan birisi: “Siz boşuna ibadet edip kendinizi yoruyorsunuz. Çünkü ahiret yok;” der.
Hz. Ali’nin cevabı şöyledir: “Varsayım olarak ahiretin olmayacağını düşünelim. Biz ibadet ediyoruz. Fakat bunda bizim hiçbir kaybımız yok. Çünkü ibadetlerin insan üzerinde hiçbir zararı yok. Hatta tam tersine faydası var. Bu açıdan bizim hiçbir kaybımız olmayacaktır. Fakat ya ahiret varsa, o zaman zararda olan kim acaba?”
Onun için ibadet yapmasanızda ne olur Allahın varlığına ve birliğine inanın peygamberimizin onun elçisi olduğuna inanın bu size ne kaybettirir ki .Allah hepim
izin yardımcısı olsun...
Bizim dinimiz islam dini nasıl olur da Dünyaya kötülükler getirir.İslamdan önce kız çocukları diri diri toprağa gömülmüyormuydu.Şimdilerde bu hallere geldikki kadınlar erkeklere peşkeş çekiliyor sanki o zamankinden farksızmışız gibi islama laf etmekten de geri kalmıyoruz bunun adı aydın insan oluyor.Sadece düşünün bunca yıldır bu insanlar niye var sanki herşey insanın emrine sunulmuş düşünün kafanızdaki et parçasının içerisine binlerce bilgi sığıyor.Bu kadar muhteşem bir varlık boşunamı yaratıldı.Üstelik zalimlerin yaptıkları yanlarına karmı kalacak onlardan hesap soracak bir güç olmayacakmı peygamberimize vahiy neden geldi neden kuran indirildi.Peygamberimiz kafadanmı uydurdu.Derdi ne idiki bunu yapsın herkezi müslüman yapınca sanki dahamı iyi yaşadı altından tahtlardamı yaşadı islamiyet için hep varını yoğunu verdi işkenceler gördü.İslamiyet ne diyor yalan söyleme kimsenin hakkını yeme kimseye zarar verme senden istedikleri bu. Bugün 5 vakit namazın her yönden insana faydalı olduğu aşikar peki nedir bu insaların islamiyetten alıp veremedikleri.Ben söyleyeyim nefislerinin kölesi olanlar islamiyeti yok sayarak yaptıkları yanlışları örtmeye çalışıyorlar ama bu deve kuşuna benzetiyor onları.Benim dedem 80 yaşına kadar namaz kıldı ve vefat etti.Ben bildim bileli namaz kılardı. Ne zararını gördü ama içki içip kumar oynasaydı ne olurdu.O kadar yaşayamacağı gibi çevresinede zararı olur insanlar onla ilgili hiç iyi şeyler düşünmezdi.
Hz. Ali Efendimize ahirete inanmayan birisi: “Siz boşuna ibadet edip kendinizi yoruyorsunuz. Çünkü ahiret yok;” der.
Hz. Ali’nin cevabı şöyledir: “Varsayım olarak ahiretin olmayacağını düşünelim. Biz ibadet ediyoruz. Fakat bunda bizim hiçbir kaybımız yok. Çünkü ibadetlerin insan üzerinde hiçbir zararı yok. Hatta tam tersine faydası var. Bu açıdan bizim hiçbir kaybımız olmayacaktır. Fakat ya ahiret varsa, o zaman zararda olan kim acaba?”
Onun için ibadet yapmasanızda ne olur Allahın varlığına ve birliğine inanın peygamberimizin onun elçisi olduğuna inanın bu size ne kaybettirir ki .Allah hepim
izin yardımcısı olsun...
Bizim dinimiz islam dini nasıl olur da Dünyaya kötülükler getirir.İslamdan önce kız çocukları diri diri toprağa gömülmüyormuydu.Şimdilerde bu hallere geldikki kadınlar erkeklere peşkeş çekiliyor sanki o zamankinden farksızmışız gibi islama laf etmekten de geri kalmıyoruz bunun adı aydın insan oluyor.Sadece düşünün bunca yıldır bu insanlar niye var sanki herşey insanın emrine sunulmuş düşünün kafanızdaki et parçasının içerisine binlerce bilgi sığıyor.Bu kadar muhteşem bir varlık boşunamı yaratıldı.Üstelik zalimlerin yaptıkları yanlarına karmı kalacak onlardan hesap soracak bir güç olmayacakmı peygamberimize vahiy neden geldi neden kuran indirildi.Peygamberimiz kafadanmı uydurdu.Derdi ne idiki bunu yapsın herkezi müslüman yapınca sanki dahamı iyi yaşadı altından tahtlardamı yaşadı islamiyet için hep varını yoğunu verdi işkenceler gördü.İslamiyet ne diyor yalan söyleme kimsenin hakkını yeme kimseye zarar verme senden istedikleri bu. Bugün 5 vakit namazın her yönden insana faydalı olduğu aşikar peki nedir bu insaların islamiyetten alıp veremedikleri.Ben söyleyeyim nefislerinin kölesi olanlar islamiyeti yok sayarak yaptıkları yanlışları örtmeye çalışıyorlar ama bu deve kuşuna benzetiyor onları.Benim dedem 80 yaşına kadar namaz kıldı ve vefat etti.Ben bildim bileli namaz kılardı. Ne zararını gördü ama içki içip kumar oynasaydı ne olurdu.O kadar yaşayamacağı gibi çevresinede zararı olur insanlar onla ilgili hiç iyi şeyler düşünmezdi.
Hz. Ali Efendimize ahirete inanmayan birisi: “Siz boşuna ibadet edip kendinizi yoruyorsunuz. Çünkü ahiret yok;” der.
Hz. Ali’nin cevabı şöyledir: “Varsayım olarak ahiretin olmayacağını düşünelim. Biz ibadet ediyoruz. Fakat bunda bizim hiçbir kaybımız yok. Çünkü ibadetlerin insan üzerinde hiçbir zararı yok. Hatta tam tersine faydası var. Bu açıdan bizim hiçbir kaybımız olmayacaktır. Fakat ya ahiret varsa, o zaman zararda olan kim acaba?”
Onun için ibadet yapmasanızda ne olur Allahın varlığına ve birliğine inanın peygamberimizin onun elçisi olduğuna inanın bu size ne kaybettirir ki .Allah hepim
izin yardımcısı olsun...
Herkes evrenin muhteşemliğini insan yapısının muhtemliğini anlatıp bu nasıl oluyor diye sorup işi dine bağlıyor.Kardeşim muhteşem bir yaratılış bir oluşum var ortada iyi de bunu dinsel bir hikayenin içine niye bağlıyorsun o muhteşemliği yaratan binlerce peygamber gönderip yarattıklarını neden kaosa sürüklesin sapık bir yaratıcı mı ki bu insanlarla oyun oynuyor insanların birbirlerini yok etmelerine göz yumuyor.İnsanlar lider olmak adına çeşitli hileler oluışumlar ideolojiler icat etmiş kimileri gayet başarılı olmuş kimileri yok olmuş.Kitabları yazanlarda sadece kendilerine ve yakınlarına yönelik ayrıcalıklar sunmuş yoksa peygamberin haddine mi düşmüş benim ashabı kiramımın yolundan ayrılmayın demek öyle bir durumu Yaratıcı ayetinde bildirir derki Alinin ,ebubekirin yolundan devam edin biraz aklı selim düşününde doğru yolu bulun ey münafıklar...
Yav sen bu beyinle umarım ürememişsindir yoksa seni fibiler boşa olsijen tüketiminden başkar bir şey değil.ilk önce bir oku neye inandığına bir bak anla. Ben ateist olarak sendrn daha çok kuran okuyorum her okuduğumda nasıl keklemişler bizi diyorum.aga bir bak kuran da evrensel bir din veya barış dini olup olmadığını öğren.ben bakıyorumda iyilikten çok kötülükten bahseden hatta ve hatta ticareti insan satarak yapabileceğini anlatan nir din.tabii sen şimdi dersinki dinsiz imansız kıçından uydurdu filan diye doğru tabii söylersin çünkü srn salaksın? Oku ulan sığırın evladı oku belki anlarsın
Yorum Gönder