Voltaire'in anlatımından özetliyorum:
1678'de Retbel dükalığına bağlı Mazerny köyünde doğan Jean Meslier, saraçlıkla çalışan bir işçinin oğluydu. Köyde eğitim gördü, tahsilini yaptı ve rahip oldu.
Görevinin bütününe hakim ve işine düşkündü, köyünün rahibi olarak küçük bir ruhani daireyi yönetti. Son derece dürüst ahlakıyla kendini gösterdi. Yıllık gelirinden artan parayı ruhani dairesinin yoksullarına verirdi. Heyecan dolau ve sağlam bir erdemle, gerek yeme içme, gerek kadın bakımından aşırılıklardan sakınırdı.
Çok sert bir adalet taraftarıydı. Bazen bu çabasını fazla ileri götürürdü. Köyünün ağası M.de Touilly bazı köylülere kötü muamelede bulunduğu için, bir gün vaaz verirken adını açıkladı, kendisini iyilikle anmak istemedi. Köy ağası Meslier'i piskoposa şikayet etti. Reims piskoposu Meslier'i azarladı ve mahkum etti. Bunu izleyen Pazar günü, Meslier kürsüye çıktı ve kardinalin verdiği hükümden yakınarak şunları söyledi:
1678'de Retbel dükalığına bağlı Mazerny köyünde doğan Jean Meslier, saraçlıkla çalışan bir işçinin oğluydu. Köyde eğitim gördü, tahsilini yaptı ve rahip oldu.
Görevinin bütününe hakim ve işine düşkündü, köyünün rahibi olarak küçük bir ruhani daireyi yönetti. Son derece dürüst ahlakıyla kendini gösterdi. Yıllık gelirinden artan parayı ruhani dairesinin yoksullarına verirdi. Heyecan dolau ve sağlam bir erdemle, gerek yeme içme, gerek kadın bakımından aşırılıklardan sakınırdı.
Çok sert bir adalet taraftarıydı. Bazen bu çabasını fazla ileri götürürdü. Köyünün ağası M.de Touilly bazı köylülere kötü muamelede bulunduğu için, bir gün vaaz verirken adını açıkladı, kendisini iyilikle anmak istemedi. Köy ağası Meslier'i piskoposa şikayet etti. Reims piskoposu Meslier'i azarladı ve mahkum etti. Bunu izleyen Pazar günü, Meslier kürsüye çıktı ve kardinalin verdiği hükümden yakınarak şunları söyledi:
"İşte zavallı köy rahiplerinin alışılmış sonu! Büyük efendiler olan piskoposlar onlara hakaret eder, onları dinlemezler. Şimdi buranın ağası için dua edelim: Antoine de Touilly'yi doğru yola yola getirmesi, hiçbir zaman yoksula hakaret etmek ve yetimi soymak durumlarına düşürmemesi lütfunu ve iyiliklerini ona layık buyurması için Tanrı'ya niyazda bulunacağız."
Bu öldürücü vaaz üzerine köyün ağası rahip Meslier'i yeniden piskopos'a şikayet etti. Meslier bu sefer piskoposun önüne kadar gitmek ve en ağır şekilde hakaretlere maruz kalmak zorundaydı.
1733'de 55 yaşında öldü, ölürken zaten fazla birşey olmayan mal varlığını ruhani dairesinin yoksullarına verdi ve kendisini bahçesine gömmelerini rica etti.
Evinde her biri 366 yaprak'tan oluaşn ve tümü kendi el yazısıyla yazılmış olan üç nüsha kitap bulunması şaşkınlık yarattı. Üç nüshandan birine piskopos el koydu. Bir nüshası adliye bakanlığına gönderildi. Üçüncü nüsha ise Comte de Caylus'da kaldı. Bir süre sonra bu nüshanın kopyaları Paris'te el altından satılmaya başladı. Nüshaların her biri 10 Lui altınına satılıyordu. Paris'te en çok ilgi gören, okuyanları şok eden metinlerdi bunlar.
Voltaire bu nüshalardan birini okuduğunda D'Alambert'e şöyle yazıyordu:
"Hollanda'da ölen Jean Meslier'in Vasiyetname'sini yayınlamışlar. Okurken dehşetten titredim. Hıristiyanlık eğitimi aldığından dolayı, ölürken Tanrı'dan af isteyen bir rahibin şehadeti, özgür olanları büyük ölçüde sağlamlaştırabilecek içeriktedir.. Ölümün kucağında bulunduğu bir sırada Meslier Hz.İsa'nın dini aleyhinde yazıyordu; o öyle bir andır ki, düşüncelerini ve duygularını en çok saklayan kimseler bile yalan söylemeye cesaret edemezler, o anda en korkusuzlar titrer."
Bu başlıkta Meslier'in ölmeden yazıp vasiyet olarak bıraktığı kitabından bazı bölümleri parça parça aktaracağım.
Bu öldürücü vaaz üzerine köyün ağası rahip Meslier'i yeniden piskopos'a şikayet etti. Meslier bu sefer piskoposun önüne kadar gitmek ve en ağır şekilde hakaretlere maruz kalmak zorundaydı.
1733'de 55 yaşında öldü, ölürken zaten fazla birşey olmayan mal varlığını ruhani dairesinin yoksullarına verdi ve kendisini bahçesine gömmelerini rica etti.
Evinde her biri 366 yaprak'tan oluaşn ve tümü kendi el yazısıyla yazılmış olan üç nüsha kitap bulunması şaşkınlık yarattı. Üç nüshandan birine piskopos el koydu. Bir nüshası adliye bakanlığına gönderildi. Üçüncü nüsha ise Comte de Caylus'da kaldı. Bir süre sonra bu nüshanın kopyaları Paris'te el altından satılmaya başladı. Nüshaların her biri 10 Lui altınına satılıyordu. Paris'te en çok ilgi gören, okuyanları şok eden metinlerdi bunlar.
Voltaire bu nüshalardan birini okuduğunda D'Alambert'e şöyle yazıyordu:
"Hollanda'da ölen Jean Meslier'in Vasiyetname'sini yayınlamışlar. Okurken dehşetten titredim. Hıristiyanlık eğitimi aldığından dolayı, ölürken Tanrı'dan af isteyen bir rahibin şehadeti, özgür olanları büyük ölçüde sağlamlaştırabilecek içeriktedir.. Ölümün kucağında bulunduğu bir sırada Meslier Hz.İsa'nın dini aleyhinde yazıyordu; o öyle bir andır ki, düşüncelerini ve duygularını en çok saklayan kimseler bile yalan söylemeye cesaret edemezler, o anda en korkusuzlar titrer."
Bu başlıkta Meslier'in ölmeden yazıp vasiyet olarak bıraktığı kitabından bazı bölümleri parça parça aktaracağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder