30 Mart 2007

Kadına dayak (Nisa 34)

Nisa 34. Er ricalü kavvamune alen nisai bi ma faddalellahü ba'dahüm ala ba'dıv ve bi ma enfeku min emvalihim fes salihatü kanitatün hafizatül lil ğaybi bi ma hafızallah vellatı tehafune nüşüzehünne fe ızuhünne vehcüruhünne fil medaciı vadribuhünn fe in eta'neküm fe la tebğu aleyhinne14 sebıla innellahe kane aliyyen kebıra.

Türkçe tercümesi:(Diyanet)

Nisa 34. Allah'in kimini kimine ustun kilmasindan oturu ve erkeklerin, mallarindan sarfetmelerinden dolayi erkekler kadinlar uzerine hakimdirler. İyi kadinlar, gonulden boyun eğenler ve Allah'in korunmasini emrettigini, kocasinin bulunmadigi zaman da koruyanlardir. Serkeşlik etmelerinden endiselendiginiz kadinlara ogut verin, yataklarinda onları yalniz birakin, nihayet dövün Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayin. Dogrusu Allah Yuce'dir, Buyuk'tur.

Prof.Dr.Süleyman Ateş

Nisa 34. Allah, insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçimini sağla)dıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itaatkar olup, Allah'ın kendilerini korumasına karşılık (Allah'in kendilerine verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına asla ihanet etmezler). Hırçınlık etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarda onlara sokulmayın, dövün. Eğer size itaat ederlerse onların aleyhine başka rol aramayın. Allah yücedir, büyüktür.

Türkçe tercümesi:(Yaşar Nuri Öztürk, Kuran-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri), Hürriyet Ofset, 1994 baskısı)

Erkekler, kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar. Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizlikleinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin/onları dövün. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka söz aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

Türkçe tercümesi:(Yaşar Nuri Öztürk, Kuran-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri), 64.Baskı, Yeni Boyut, Istanbul 1999 baskısı)

Nisa 34. Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsızlık ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

Elmalılı Hamdi Yazır

Nisa 34- Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

--------------
Evet öncelikle bu yukarıdaki meallerin iyice bir okunmasını istiyorum sizden. Görüleceği gibi Diyanet, Prof. Süleyman Ateş, Y.Nuri ve Elmalılı gibi önemli isimlerin çevirilerinde (ki aslında bütün Kuran meallerinde bu böyledir) ayette "eşini dövme" tam olarak vurgulanmıştır. (Her ne kadar Y.Nuri Öztürk sonradan dönsede bu çeviriden ama o da başka bir meseledir çünkü bu hocamızın Kuran'ı çağa uydurmak gibi bir sorunu var, tabii Edip Yüksel de öyle)

Şimdi hemen hemen bütün meallerde durum bu iken burada nasıl olurda bazı arkadaşlar konuya itiraz edierler mesnetsiz bir şekilde anlamak mümkün değildir. Yani bu arkadaşlar kendilerini Elmalılı'dan, S.Ateş'den, Diyanetten vb. daha fazla mı "alim" zannederler ?

Şimdi bu "idribuhunne" fiilinin kökü olan "DaRaba" kelimesi Kuran'da aşağıdaki anlamlarda kullanılıyor.
Seyyahat etmek, dışarı çıkmak (Bakara 273, Ali İmran 156 vb..)
Yol açmak (Taha 77)
Uzaklaştırma (Zuhruf 5)
Yüze ve sırta vurmak (Enfal 50, Muhammed 24)
Elle vurmak (Saffat 93)
Bir aletle vurmak (Bakara 60, Araf 160, Şuara 63, Sad 44)
Boyun ve parmaklara vurup uçurmak (Enfal 12)
Dövmek, (Nisa/34, Enfal 50, Muhammed 27, Nur 2)
Ortaya koymak (43/58, (47/27)
Misal vermek (İbrahim 24,25, Nahl 75,76, Rum 28 vb.)
Mühürlemek, damgalamak (Bakara 61, Kehf 11)

Bir de Nisa 34 ile ilgili ilave olarak "nüşuz" kelimesini (ki bu ayeti anlama konusunda kritik bir kelime) Elmalılı ile anlayalım :
NÜŞÛZ: Aslında lugatte yükseklik ve tümseklik mânâsından alınarak kadının kocasına kafa tutup baş kaldıracak bir durum almasıdır ki, sözde kendisini yüksek sayıp itaatını ortadan kaldırmış olur. Bunu açıklamak için büyük müfessirlerden şu açıklamalar yapılmıştır: Kadının nüşûzu kocasına isyan etmesi (İbnü Abbas), koku sürünmemesi, kocasını birleşmekten men etmesi, önceleri kocasına yaptığı muameleyi değiştirmesi (Ata), kocasından hoşlanmaması (Ebu Mensur), kocasının şer'î mesken olarak belirlediği konutta beraber oturmaktan kaçınıp onun istemediği bir yerde oturmasıdır (denilir) ki, bu mânâlar az çok birbirlerine yakındırlar.
Böyle bir durum karşısında önce bunlara vaaz ve nasihat ediniz. İkinci olarak onların yataklarından ayrılın. Üçüncü olarak onları hafifçe ve kusur bırakmayacak bir şekilde biraz dövünüz."

------

İlginç olan şudur ki; günümüz İslam reformistleri (Y.Nuri Öztürk, Edip Yüksel vb.) bu "nüşuz" fiilini kadının kocasına karşı sadakatsizliği, başka erkeğe göz koyma, kin duyma vb. daha ağır bir durum olarak yorumlama konusunda çok ısrarlı olmaları. Yani "sadaakatsizlik" ve "iffetsizlik" olarak çevrilmesi onlar için pek uygun düşüyor çünkü bu durumda kocasına sadakatsizlik yapmasından endişe edilen kadına (ki burasını anlamak mümkün değil, nasıl olur bu anlamış değilim, anlayan varsa beri gelsin çünkü önce öğüt verin sonra yatakta yalnız bırakma sonrada evden uzaklaştırma şeklinde ki bir sıralama durumu sadece bir 'endişe' ile ilgili olabilir mi ? Yani adam karısından endişeleniyor, daha doğrusu kendisini boynuzlamasından korkuyor ve bu yüzden ona öğüt veriyor, sonra yatakta yalnız bırakıyor sonrada evden uzaklaştırıyor ??? Hani öğüt vermesini anlarımda sonraki ikisi bir ceza niteliğinde yani fiili bir durum olması lazım ama burada sadece bir boynuzlanma korkusu var) "uzaklaştırma" cezası vermek daha akla yatkın gibi duruyor. Böylelikle idrebuhunne "evden çıkartma", "uzaklaştırma" anlamında kullanılarak anlamı yumuşatılmak isteniyor.

Yani "idribuhunne"nin anlamının yumuşatılması için "nüşuz"un anlamı sertleştiriliyor da diyebiliriz.

Şimdi biliyorsunuz ki Nur 2 de zina suçunun cezası kesin olarak belirlenmiştir :

Nur 2- Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Yani Nisa 34'de kastedilen ceza fiili bir "iffetsizlik/sadaakatsizlik" üzerine bina edilmiş bir ceza değildir çünkü öyle olsa yüz sopa cezası alırdı kadın. Lakin bizim reformist dincilerimiz nedense bu "nüşuz" kelimesine yukarıda Elmalılı'nın açıklamalrında bahsedilmeyen "Sadakatsizlik ve iffetsizlikleinden korktuğunuz kadınlara" anlamını yükleyerek ilginç bir durum hasıl etmişler.

Şöyle ki :

Eğer ortada ki suç fiili bir sadaakatsizlik değilse (ki bunun cezasını Nur 2 düzenlemiştir) bu saadakatsizlik korkusudur veya sadaakatsizlik üzerine binaa edilmiş şüpheler vardır kocanın aklında.

Yani koca karısının sadaakatsizliğinden endişe/şüphe etmekte buna binaen sıralamalı yaptırım uygulamaktadır .

Nedir bunlar ?

1. Önce öğüt veriyor

2. Yatağından ayrılıyor

3. En sonrada (evden) uzaklaştırıyor

Şimdi soruyorum bu Nisa 34 deki "DaRaBa"fiilini "uzaklaştırma" olarak tercüme eden reformistlere : Fiili bir durum olmadan yaptırım uygulanamayacağına göre ve sadaakatsizlik gibi ağır bir fiili suçun cezası Nur 2 deki yüz değnek ise ve burada 'sadaakatsizlik' anlamında fiili bir durum olmadığı açıkça belli iken) o halde nasıl olurda böyle somut yaptırımlar sadece endişe/şüphe/ihtimal üzerine uygulanıyor?

Koca karısının kendisini aldattığından şüpheleniyor ve önce ona öğüt veriyor ve "beni aldatma olur mu ?"diyor, sonra da endişeli durum yani kadının kocasını aldatma ihtimali bütün ağırlığı ile devam ediyor ve bu "ihtimal" karşısında koca yatağını ayırıyor ama o da olmuyor sadece bir ihtimal veya şüphe üzerine kadını (evden) uzaklaştırıyor...

İklincisi "daraba" fiili Kuran'da aşağıda verdiğim örnek ayetlerde görüleceği gibi çoğunlukla (darp etme, vurma, dövme) anlamlarında kullanılıyor.

Yüze ve sırta vurmak (Enfal 50, Muhammed 24)
Elle vurmak (Saffat 93)
Bir aletle vurmak (Bakara 60, Araf 160, Şuara 63, Sad 44)
Boyun ve parmaklara vurup uçurmak (Enfal 12)
Dövmek, (Enfal 50, Muhammed 27, Nur 2)

Tabii her fiili gibi onunda bir çok anlamı var ama hangi anlamda kullanıldığı tamamıyla cümlelerin bağlamı ile ilgilidir. Yoksa şu ayette "misal vermek" anlamında kullanılmıştır o halde burada da "misal vermek"tir diyemezsiniz veya şu ayette "uzaklaştırma" anlamında kullanılmıştır burada da "uzaklaştırma" anlamındadır diyemezsiniz. Böyle bir mantık olsa olsa şark kurnazlığı sınıfına girer.

Mesela Türkçe'den örnek verelim "vurmak" fiili ile ilgili :

--Sabaha karşı yola vurduk...
--Sabah uyandığımda güneş yüzüme vuruyordu...
--O kadar yorulmuştu ki bitkinlik yüzüne vurmuştu...
--Karısına acımasızca vuruyordu...
--Kapıya vurmadan girmeyiniz. vb.

Şimidi bir akl-ı evel çıkıpta kardeşim "Karısına acımasızca vuruyordu" cümlesinde ki "vurmak" fiili "güneş yüzüne vuruyordu" cümlesinde ki "vurmak" fiili gibi kullanılıyordu diyemez veya " Vurmak' fiili Türkçe'de çok farklı anlamlarda kullanılmıştır o yüzden diğer cümlelerdeki anlamına da bakalım" diyemez ve derse ona akıllı bir adam demezler çünkü bu tip farklı anlamlarda kullanılan kelimelerin orada, o cümle içinde bu farklı anlamlardan hangisi için kullanıldığına diğer cümlelerde ki anlamına bakılarak karar verilemez, yapılması gereken cümlenin bağlamına, gelişine bakmaktır veya o kelimenin cümle içinde hangi diğer kelime üzerinde vurgu yaptığına bakmaktır, böyle şark kurnazlıkları dil biliminde sökmez ve kimseyi kandıramazsın olsa olsa kendini küçük düşürürsün bu tip kurnazlıklar ile...

Mesela "misal vermek" anlamındaki "daraba" fiili "darabellahü meselen" bağlamında kullanulmıştır, yani "Allah'ın misal vermesi" (burada meselen = misal bu kelimede Türkçe'ye Arapça'dan geçmiştir ve "darabe" burada "vermek" anlamındadır) ve şu ayetlerde bu geçer :

İbrahim suresi (14/24) :Elem tera keyfe darabellahü meselen kelimeten tayyibeten ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitüv ve fer'uha fis sema

Türkçesi -- Allah'ın sana nasıl misal verdiğine bir baksana; güzel bir söz, kökü sağlam, sabit, dalları gökte güzel bir ağaç gibidir.

Nahl suresi (16/75) : Darabellahü meselen abdem memlukel la yakdiru ala şey'iv ve mer razaknahü minna zirkan hasenen fe hüve yünfiku minhü sirrav ve cehra hel yestevun elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun

Türkçesi-- Allah hiçbir şeye gücü yetmeyen bir köle ile, kendisini tarafımızdan güzel bir rızıkla rızıklandırıp, ondan gizli ve açık harcayan (hür) kimseyi misal verir; bunlar eşit olur mu ? Allah'a hamd olsun. Ne var ki insanların çoğu bilmezler.

Nahl suresi (16/76): Ve darabellahü meseler racüleyni ehadühüma ebkemü la yakdiru ala şey'iv ve hüve kellün ala mevlahü eynema yüveccihhü la ye'ti bi hayr hel yestevı hüve ve mey ye'müru bil adli ve hüve ala sıratım müstekıym.

Türkçesi---Allah yine iki adamı misal veriyor: Biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, efendisine ağırlık veren bir yüktür; nereye yöneltip gönderse, hiçte hayır ile gelmez; bununla adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunan kimse hiç eşit olur mu ?

Nahl suresi (16/112)- Ve darabellahü meselen karyeten kanet aminetem mutmeinnetey ye'tıha rizkuha rağadem min külli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahü libasel cuı vel havfi bima kanu yasneun

Türkçesi-- Allah size güven içinde gönülleri huzur ile yatışmış bir kasaba halkını misal veriyor: Rızıkları her yandan bol ve rahatça geliyordu. buna rağmen onlar allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler; Allah da o yaptıklarına karşılık onlara açlık ve korku elbisesini tattırdı.

Bunun dışında misal vermek anlamında kullanıldığı ayetler Kehf suresi 32 ve 45 dir.

Yani buralarda bu fiil "misal vermek" olarak kullanılmıştır.

Ama şu ayetlerde "vurmak/dövmek" anlamındadır.

Enfal 50- Ve lev tera iz yeteveffellezıne keferul melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm ve zuku azabel harıyk

--Melekler, o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve "Tadın bakalım cehennem azabını!" diye diye canlarını alırken hallerini bir görmeliydin.

Saffat 93. Ferağa aleyhim darbem bil yemın

--İyice yanlarına sokulup sağ eliyle bir darbe indirdi.]

Enfal 12. İz yuhıy rabbüke ilel melaiketi ennı meaküm fe sebbitüllezıne amenu seülkıy fı kulubillezıne keferur ru'be fadribu fevkal a'nakı vadribu minhüm külle benan

İşte o vakit, ey Muhammed! Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, yani yardımım ve inayetim, imdadım ve muvaffakiyetim sizinle beraberdir. Şu halde, ey meleklerim, iman edenleri tespit ediniz, ayaklarını kaydırmayıp, dimdik ayakta kalmalarını sağlayınız. Yakında Ben kâfir olanların kalblerine korku salacağım, o zaman hemen boyunlarının üstüne vurunuz, ve onların parmaklarına kadar her taraflarına vurunuz.

Bakara 60. Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel hacer fenfecerat minhüsneta aşrate ayna kad alime küllü ünasim meşrabehüm külu veşrabu mir rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın.

- Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de "asanla taşa vur!" demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.

Bakara 73. Fe kulnadribuhü bi ba'dıha kezalike yuhyillahül mevta ve yürıküm ayatihı lealleküm ta'kılun.

-- İşte bundan dolayı, o sığırın bir parçası ile o ölüye vurun, dedik. Allah ölüleri işte böyle diriltir ve size âyetlerini gösterir, belki aklınızı başınıza toplarsınız.

"Uzaklaştırma/uzak tutma" anlamında da bir ayette kullanılmıştır

Zühruf 5. E fe nadribü ankümüz zikra safhan en küntüm kavmem müsrifın.

--Siz haddi aşan bir toplumsunuz diye, o Kuran uyarısını sizden uzak mı tutalım ?

Görüldüğü gibi bir fiilin hangi anlamda kullanıldığını diğer ayetlerdeki anlamı belirlemez. O fiilin ayet içindeki cümle bağlamı ve vurgu yaptığı diğer kelimelerden anlaşılabilinir bizim gibi o dile yabancı olanlar için ama ana dili Arapça olanlar için böyle bir çözümleme yapmak bile gerekli değildir, adam okur ve anlar o kadar aynı bizim "güneş yüzüne vurdu" cümlesindeki "vurmak" fiilini rahatlıkla ve hiç bir yoruma ihtiyaç duymadan anlamamız gibi. Yani bunlar bütün tefsircilerin bugüne kadar üzerinde bir tartışmaya girmedikleri ayetlerdir aslında ve bugünde bunun farklı anlamda yani (uzaklaştırma) anlamında kullanıldığını söyleyen bir tek Prof.Y.Nuri Öztürk ve Edip Yüksel vardır bunların haricinde kimse, hiç bir İslam "alimi" özellikle de S.Arabistan,Mısır, Katar vb ülkelerin alimleri bunu savunmaz.

İşte Arap mealicilerin ingilizce çevirilerinden bir kaç örnek:

Muhammed Asad :
And as for those woolen whose ill-will" you have reason to fear, admonish them [first]; then leave them alone in bed; then beat them ;4s and if thereupon

Mahmud Y. Zayid :
And as for those woolen whose ill-will" you have reason to fear, admonish them [first]; then leave them alone in bed; then beat them ;4s and if thereupon

Ahmet Raza Khan
"...the women from whom you fear disobedience, (at first) advise them and (then) do not cohabit with them, and (lastly) beat them; then if they obey you, do not seek to do injustice to them; indeed Allah is Supreme, Great."

Görüleceği gibi yalnızca bizimkiler değil dünyanın dört bir yanında Müslüman meal yazarları da "onları dövün" diyerek çevirmişlerdir bu ayeti.

Ama tabii siz "reformistler" daha iyi bilirsiniz ona ne şüphe?

Ayetin nüzul (iniş) sebebi ile ilgili olarak Prof. S. Ateş'den anlatalım konuyu:

"Ayetin iniş sebebine gelince : İbn Mürdeveyh'in Hz. Ali'den nakline, Taberi ve İbn Ebi Hatim'in de mürsel olarak zikrettiklerine göre ensardan birisi, karısına şiddeli bir tokat vurmuş, kadının babası kızını Allah'ın resulüne getirmiş:

-Ya Resulullah, bunu kocası , ensardan falan adamdır. Kızımı dövdü, vurduğu tokatın izi, hala kızın yüzünde duruyor, demiş

Allah'ın Resulü de kadına, kısas yapmasını (kendisininde kocasına bir tokat vurmasını) emretmiş, sonra da :

-Hele biraz sabret bakalım, demiş.

İşte o zaman: "Erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler..." ayeti inmiş. Bunun üzerine Hz.Peygamber (s.a.v.) :"Biz bir şey istedik, Allah başka bir şey istedi. Allah'ın istediği daha hayırlıdır. " deyip kısas emrini kaldırmıştır.

(İslama İtirazlar ve Kuran'ı Kerim'den Cevaplar S.458)

Anlaşılan o dur ki; başlangıçta kocasından dayak yiyen kadının yanında yer alan Muhammed sonra kadının kocasını dinlemiş ve kocasından kadının oldukça fazla "şirretlik" yaptığını öğrenince ayeti de hem o koca lehine hem de bütün kocalar lehine olacak şekilde indirmiştir.

Bu ayetin başka bir özelliğide erkeğin kadın üzerindeki otoritesini ve yöneticiliğini açık bir şekilde ifade etmiş olmasıdır.

Bu da bu iki kelime ile vurgulanmıştır.

KAVVAM ve İNFAK.

Kavvam; işleri selahiyetle yöneten, maiyetindekileri idare eden, yüklendiği görevi yerine getiren demektir.

İnfak ise; mal ve parayı belli konularda, meşru sınırlar içinde harcamak, ticari konularda revaç bulacak bir yöntem uygulamak demekti.

Bir de unutmadan söyleyeyim : İfk olayında Aişe'ye zina suçu atfedilmiş ve Muhammed de olay açıklığa kavuşuncaya kadar onu babası Ebu Bekir'in evine göndermiştir ama bu ayetin iniş sebebi bu olay değildir. Bu olay sadece eğer "zina endişesi" var ise aynı bu Aişe olayında olduğu gibi "uzaklaştırma" olmalıdır, şeklinde bir yorum çıkartığı bu ayetinde bu şekilde geliştiğinin yani "zina endişesine" karşı kocanın alması gereken tedbirlerden bahsettiği vurgulanmaktadır reformistlerimiz tarafından.

Halbuki bu ayette "zina" ile ilgili veya "zina şüphesi" ile ilgili bir hüküm mevcut değildir. Söz konusu kelime yani "nüşûz" kadının kocasına isyan etmesi (İbnü Abbas), koku sürünmemesi, kocasını birleşmekten men etmesi, önceleri kocasına yaptığı muameleyi değiştirmesi (Ata), kocasından hoşlanmaması (Ebu Mensur), kocasının şer'î mesken olarak belirlediği konutta beraber oturmaktan kaçınıp onun istemediği bir yerde oturması vb. zina veya zina şüphesi dışındaki anlamlarda kullanılır. Burda söz konusu olan genel anlamda kocaya itaatsizliktir. Ayrıca S.Ateş'ten yukarıda alıntıladığımız "nüzûl (iniş) sebebi de bunu doğrulamaktadır zaten.

Neyse, S. Ateşten Nisa 34 ile ilgili alıntılar ile devam edelim yine :

"Şüphesiz dövmek sert bir metodtur. Fakat bazen buna mecbur kalınabilinir. Ayet, insan tabiatına uygun yolları göstermiştir. Kadını eğitmek, yola getirmek için önce yumuşak metotlar kullanılır. Genellikle insanlar güzellikten, iyilikten hoşlanırlar. Ama iyilikten anlamayan, adeta dayağı ihtiyaç gibi hisseden kadınlarda yok değildir. İşte öylelerini yola getirmenin son çaresi dayak olmaktadır.

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir !

(İslama İtirazlar ve Kuran-ı Kerim'den Cevaplar-S. 456-457)

Bir de Y.Nuri Öztürk hocamızdan bir alıntı yapalım :

"Yani Nisa 34. ayette kadının dövülmesi vardır desek bile bu, kocanın karısını dövmesi ilkelliğine gerekçe yapılamaz. Kadın, din emri (!) olarak dövülecekse bunu ilgili kamu görevlileri yapacaktır" (İslam Nasıl Yozlaştırıldı S.343)

İlginçtir ama kitabın ilk sayfasına da "Cumhuriyetin 77. Yılına Armağan" diye yazmış hocamız...

---------------

Bütün bu anlatımlarımızdan da görüleceği gibi Kuran'da Nisa 34. ayette apaçık bir şekilde "kadına dayak" emri vardır. Bütün ayetleri ve ayetlerde geçen kelimeleri çarpıtmayı marifet bilen "reformist"ler güya Kuran'ı modern çağa adapte etme gayreti içindedirler. Ama Kuran bırakın modern çağa göre, içinde bulunduğu cahiliyye döneminin bile gerisinde kalmış bir kitaptır. "Haram aylar çıkınca müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün (Tevbe 5) " diye emirler yağdıran bir kitabın da "kadına dayak" emri vermesi normal karşılanmalıdır.

32 yorum:

Adsız dedi ki...

şüphesiz ALLAH (azze ve celle)^nin hidayet etmediğine biz hideyet edici değiliz!
öyle sanıyorum ki sen bu işi para karşılığında yapıyorsun.
he yapmıyorsanda belliki inancın 0.1,5 o ihtimalden ötürü madem işlerini bilgisayardan görüyorsun
senin nasılki bizim aklımızın yıkandığına dair düşüncenveya düşüncelerin var benimde senin aklından süphem var.
ben senin yazılarının bir kısmını dikkatle okudum.eğer aklım yıkanmış olsa idi sende benim aklımı çelerdin.
şimdi işe şurdan başla önce uzay ve dünyayı üç boyutlu izle veya düşün.sonsuzluğu araştır ki zaten matematikte bu sahih ve sabittir. ondan sonra güneşin uzaydaki hiçbiryere değilde sadece dünyaya hayat vermesi gibi basit bir ayrıntıyı atlamayarak o devasa büyüklükteki güneşin büyüklüğü ve sıcaklığındaki derecesinin dünyaya 1 cm yaklaşması yada 1 cm uzaklaşması ihtimalinisonucu ne olacağını araştır.
dünya^ya annen ile babanın çiftleşip ve bir zevk ile çıkan sıvıdan 1 milyon spermden sadece birisinden anne rahminde göbek deliğinden beslenip soluyup 7 ile 9 ay arasından doğup,büyüyüp,yaşayıp ve sürpriz öldüğünü.ondan sonrası mı ?
allah insanlara azap edecek olsa idi dünya yüzeyinde altında ve üstünde kimse kalmazdı bu yüzden ALLAH çok rahmet eden ve bağışlayandır ki o senin yüzünden beni,benim yüzümden seni cezalandırmaz.sana ve bana vaad ettiği gün geldiğinde bir kere ve sonsuza dek ya cehenneme yada cennete sokacak.
KEÇİ^YE gelince keçi akılsız bir varlıktır ya sen? ki zaten o keçinin kur^anı yemesi sana ve senin gibilere sınamadır.
gelgelelim sana ve senin gibilere siz inançsızlıkta ısrar ediyorsunuz siz ALLAH^A zarar veremezsiniz bu yaptıklarınızdan münezzehtir o.
sadece arılar yok olmuş olsalardı dünya biterdi.
hayvanlara bak ve düşün,kendine bak birde eline bak etten kemikten taş vur bıçak vur yada yak bir çakmakla ve sen kimsin nesin öğren.
düşünmek varken sen düşünmüyorsun.
ölümü düşün bikere sonra müzikten sigaradan uzak dur!
ALLAH kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve sikintili kilar. ALLAH inanmayanlari küfür batakliginda birakir" (K. 6 En'am 125).
itaat edenler bunlardan inşallah müstesna.
"Süphe yok ki, inkar edenleri (kafir olanlari), baslarina gelecekle (azab ile) uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar" (K. 2 Bakara 6).
Zira Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini mühürlemistir; gözlerinde de perde vardir ve büyük azab onlar içindir" (K. 2 Bakara 7).
eğer hz.muhammed s.a.v menfaatçi biri olsaydı kendine sunulan onca şeyi reddetmeyip kendine evindede ibadetini yapardı.
YANİ SEN ŞİMDİ:
Büyük bir ihtimalle
1,5 milyar müslümanın bulunduğu dünya da tek sen ve senin gibilerinin mi akıllı olduğunu sanıyorsun.
dünyadaki altın oranı diye bir olgu tespit ve kısa film var onu izle.
yani bu ısrarın niye ???
peki namaz kılmak mı ağırına geliyor?

Adsız dedi ki...

şüphesiz ALLAH (azze ve celle)^nin hidayet etmediğine biz hideyet edici değiliz!
öyle sanıyorum ki sen bu işi para karşılığında yapıyorsun.
he yapmıyorsanda belliki inancın 0.1,5 o ihtimalden ötürü madem işlerini bilgisayardan görüyorsun
senin nasılki bizim aklımızın yıkandığına dair düşüncenveya düşüncelerin var benimde senin aklından süphem var.
ben senin yazılarının bir kısmını dikkatle okudum.eğer aklım yıkanmış olsa idi sende benim aklımı çelerdin.
şimdi işe şurdan başla önce uzay ve dünyayı üç boyutlu izle veya düşün.sonsuzluğu araştır ki zaten matematikte bu sahih ve sabittir. ondan sonra güneşin uzaydaki hiçbiryere değilde sadece dünyaya hayat vermesi gibi basit bir ayrıntıyı atlamayarak o devasa büyüklükteki güneşin büyüklüğü ve sıcaklığındaki derecesinin dünyaya 1 cm yaklaşması yada 1 cm uzaklaşması ihtimalinisonucu ne olacağını araştır.
dünya^ya annen ile babanın çiftleşip ve bir zevk ile çıkan sıvıdan 1 milyon spermden sadece birisinden anne rahminde göbek deliğinden beslenip soluyup 7 ile 9 ay arasından doğup,büyüyüp,yaşayıp ve sürpriz öldüğünü.ondan sonrası mı ?
allah insanlara azap edecek olsa idi dünya yüzeyinde altında ve üstünde kimse kalmazdı bu yüzden ALLAH çok rahmet eden ve bağışlayandır ki o senin yüzünden beni,benim yüzümden seni cezalandırmaz.sana ve bana vaad ettiği gün geldiğinde bir kere ve sonsuza dek ya cehenneme yada cennete sokacak.
KEÇİ^YE gelince keçi akılsız bir varlıktır ya sen? ki zaten o keçinin kur^anı yemesi sana ve senin gibilere sınamadır.
gelgelelim sana ve senin gibilere siz inançsızlıkta ısrar ediyorsunuz siz ALLAH^A zarar veremezsiniz bu yaptıklarınızdan münezzehtir o.
sadece arılar yok olmuş olsalardı dünya biterdi.
hayvanlara bak ve düşün,kendine bak birde eline bak etten kemikten taş vur bıçak vur yada yak bir çakmakla ve sen kimsin nesin öğren.
düşünmek varken sen düşünmüyorsun.
ölümü düşün bikere sonra müzikten sigaradan uzak dur!
ALLAH kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve sikintili kilar. ALLAH inanmayanlari küfür batakliginda birakir" (K. 6 En'am 125).
itaat edenler bunlardan inşallah müstesna.
"Süphe yok ki, inkar edenleri (kafir olanlari), baslarina gelecekle (azab ile) uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar" (K. 2 Bakara 6).
Zira Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini mühürlemistir; gözlerinde de perde vardir ve büyük azab onlar içindir" (K. 2 Bakara 7).
eğer hz.muhammed s.a.v menfaatçi biri olsaydı kendine sunulan onca şeyi reddetmeyip kendine evindede ibadetini yapardı.
YANİ SEN ŞİMDİ:
Büyük bir ihtimalle
1,5 milyar müslümanın bulunduğu dünya da tek sen ve senin gibilerinin mi akıllı olduğunu sanıyorsun.
dünyadaki altın oranı diye bir olgu tespit ve kısa film var onu izle.
yani bu ısrarın niye ???
peki namaz kılmak mı ağırına geliyor?

Adsız dedi ki...

şüphesiz ALLAH (azze ve celle)^nin hidayet etmediğine biz hideyet edici değiliz!
öyle sanıyorum ki sen bu işi para karşılığında yapıyorsun.
he yapmıyorsanda belliki inancın 0.1,5 o ihtimalden ötürü madem işlerini bilgisayardan görüyorsun
senin nasılki bizim aklımızın yıkandığına dair düşüncenveya düşüncelerin var benimde senin aklından süphem var.
ben senin yazılarının bir kısmını dikkatle okudum.eğer aklım yıkanmış olsa idi sende benim aklımı çelerdin.
şimdi işe şurdan başla önce uzay ve dünyayı üç boyutlu izle veya düşün.sonsuzluğu araştır ki zaten matematikte bu sahih ve sabittir. ondan sonra güneşin uzaydaki hiçbiryere değilde sadece dünyaya hayat vermesi gibi basit bir ayrıntıyı atlamayarak o devasa büyüklükteki güneşin büyüklüğü ve sıcaklığındaki derecesinin dünyaya 1 cm yaklaşması yada 1 cm uzaklaşması ihtimalinisonucu ne olacağını araştır.
dünya^ya annen ile babanın çiftleşip ve bir zevk ile çıkan sıvıdan 1 milyon spermden sadece birisinden anne rahminde göbek deliğinden beslenip soluyup 7 ile 9 ay arasından doğup,büyüyüp,yaşayıp ve sürpriz öldüğünü.ondan sonrası mı ?
allah insanlara azap edecek olsa idi dünya yüzeyinde altında ve üstünde kimse kalmazdı bu yüzden ALLAH çok rahmet eden ve bağışlayandır ki o senin yüzünden beni,benim yüzümden seni cezalandırmaz.sana ve bana vaad ettiği gün geldiğinde bir kere ve sonsuza dek ya cehenneme yada cennete sokacak.
KEÇİ^YE gelince keçi akılsız bir varlıktır ya sen? ki zaten o keçinin kur^anı yemesi sana ve senin gibilere sınamadır.
gelgelelim sana ve senin gibilere siz inançsızlıkta ısrar ediyorsunuz siz ALLAH^A zarar veremezsiniz bu yaptıklarınızdan münezzehtir o.
sadece arılar yok olmuş olsalardı dünya biterdi.
hayvanlara bak ve düşün,kendine bak birde eline bak etten kemikten taş vur bıçak vur yada yak bir çakmakla ve sen kimsin nesin öğren.
düşünmek varken sen düşünmüyorsun.
ölümü düşün bikere sonra müzikten sigaradan uzak dur!
ALLAH kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve sikintili kilar. ALLAH inanmayanlari küfür batakliginda birakir" (K. 6 En'am 125).
itaat edenler bunlardan inşallah müstesna.
"Süphe yok ki, inkar edenleri (kafir olanlari), baslarina gelecekle (azab ile) uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar" (K. 2 Bakara 6).
Zira Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini mühürlemistir; gözlerinde de perde vardir ve büyük azab onlar içindir" (K. 2 Bakara 7).
eğer hz.muhammed s.a.v menfaatçi biri olsaydı kendine sunulan onca şeyi reddetmeyip kendine evindede ibadetini yapardı.
YANİ SEN ŞİMDİ:
Büyük bir ihtimalle
1,5 milyar müslümanın bulunduğu dünya da tek sen ve senin gibilerinin mi akıllı olduğunu sanıyorsun.
dünyadaki altın oranı diye bir olgu tespit ve kısa film var onu izle.
yani bu ısrarın niye ???
peki namaz kılmak mı ağırına geliyor?

Adsız dedi ki...

İBADETİ ANLAMAK
bir insan çalışmadan yaşayamaz
çalıştığı vakit cebine parası girer ve sevinir.
almak istediği bi takım ihtiyaçlarını alır.
ee peki allah seni yaratacak sana
5 vakit namaz kıl diyecek emirlerimi yerine getir diyecek ve bu emirlerin hepsinde hikmet ve senin yararına olan şeyler var.
namaz dan ve oruçtan başlayabilirsin.
zekat ta buna dahil eğer insanlar zekatını tastamam verseydi dünyada açkalmazdı biiznillah herşey herkese yetecekti.
eee alsana kurtuluş huzur.
nasıl ki çalışıp paranı alıyorsun.
ALLAH ^ IN sana emrimi ağır geliyor.
askerlik yaptıysan bilirsin
emredersiniz,emredersiniz emredersiniz.
yapmazsan cezalandırıyorlar emre itaatsizlikten.
ee teğmen,üsteğmen,vs vs nin
yıldızları varda;
ALLAH (AZZE VE CELLE)nin yıldızları yok mu gökyüzünde şahit olduğun milyarlarca çoğunun kütlesi dünyadan büyük !
ÖNCE DÜŞÜN SONRA KONUŞ !

Adsız dedi ki...

Allah dünyayı islam ve müslüman belasından kurtarsın :D Tüm geri kalmışlığımızın temelinde bu bela vardır. Çocukluğunuzdan beri size dayatılan şeylere bir an olsun eleştirel yaklaşın. Yok, huzur buluyorlarmış... bu lafı bin kere duydunuz ve binbirincide siz de söylemeye başladınız. Yok ışıkmış, nurmuş kainatın efendisiymiş. kardeşim; tanımadığın bir insan için bu kadar göz yaşı dökersen samimiyetinden şüphe duyarım senin. Cennete gitmek için istemsiz çaba gibi gelir bana. Ama anlayan kim. Ot beyinli çıkarcılar sizi..

Adsız dedi ki...

Yeri gögü yaratan ebedi ve ezeli olan hiç bir mahlukat yaratılmadan evvel varlığını sürdüren ve kıyametin kopmasıyla beraber baki kalacak olan Allah (cc) Hazretlerinin kainatı yüzü suyu hürmetine yarattığı alemlere rahmet olarak gönderdiği bir resüle peygamberlerin imamına dünyanın var oluş sebebine Hz Muhammed Musatafa S.A.V 'e sen kim oluyosunda böyle saygısızca ismiyle hitap ediyosun hatta dahada hayasızlaşarak hakaret ederek bir takım kafir kimselerle onu kıyaslıyosun hiç ALLAH tan korkmuyormusun bu yazıyı yazan o parmakların felç olsun bu yazıyı okuyan gözlerin kör olsun bu düşünceleri üreten o başın kökünden kopsun bu dünyada helak olasın ahirettede cennet yüzü görmiyesin senin firavundan nemruttan karundan diğer peygamberlere zulmeden ve uyarılarını dikkate almadıkları için ALLAH'ın azabıyla helak ettiği topluluklardan ebu lehebten ne farkın var seninde bütün vücudun o dilin tıpkı onun gibi kurusun leşinin kokusundan yattığın odaya kimse varamasın yattığın kabir sana cehennem ateşi olsun gerçi senin gibi şerefsizi kafiri torakta kabul etmez işte ALLAH öyle sabırlıki senin gibi kafirlere bile yaşaması için fırsat veriyor ve sabrediyor ama şunu unutmaki bundan evvelki kavimlerede ALLAH sabretmiş ve sonunda onları helak etmiştir. inşallah seninden helakin yakın zamanda gerçekleşir. Gerçi hoş sen daha yaşarken helak olmuşsun ALLAH sana imanı nasip etmemiş aynı başı boş necis bir sokak köpeği gibisin gerçi köpek bile senden üstün çünkü ashabı kefin yanında kalarak ALLAH dostlarına sadakat göstererk cennete girebilme şerefine erişmiş ismi Kıtmirdir o köpeğin sen onun ayağüının tozu dahi olamazsın o ALLAH Dostlarına bu denli sadakatliyken sen ALLAH a ve resulüne diş gösteriyorsun tıpkı helak olacak olan yecüc mecüc kami gibi onlarda oklarıyla ALLAH'ı öldürebileceklerini sanacaklar ama helak olacaklar inşallah ey aşağıuların aşağüısı insanların yüz karası ihanet ve hainlik kelimelerinin bile yanında soluk kaldığı yaratık şimdi elimden gelse ALLAH tan korkmasam sana çok ağır hakaretler ederim ama ben ALLAH tan korktuğum için senin gibi bir kafire küfür ve hakaret edemezken sen şerefsizce Hz Muhammed Mustafa S.A.V.hakaret ediyorsun madem bu kadar bilgilisin oku bakayım ALLAH bedirde melekleri yardım cı olarak resulullaha gönderdide senin gibi köpekleşenlerin nasılda yüzleri karardı helak oldular bunu okumadınmı sende eğüer tövbe etmezsen seninde başına gelecek budur diyeceksinki ALLAH tan korkuyorum diyosun ama hakaret ediyosun tutarsızsın vallahi ALLAHA GÖNDERDİĞ RESULÜNE YEMİN OLSUNKİ sana şu yazdıklarım hakaret değil iltifat SON OLARAK Allahın yaratmış olduğu bütün meleklerin yaratmış olduğu bütün mahlukatın yerin göğün laneti sen ve senin gibi KAFİRLERİN BOZGUNCULARIN FİTNEKARLARIN üzerine olsun Allah Belanı versin.

Lailaheillallah muhammeden resulululah Allah Birdir Muhammet onun elçisi ve resulüdür.

Adsız dedi ki...

HELAK OLASIN ŞEREFSİİİZZZZZ SENİ ELİME GEÇİRSEM O KANIN BANA HELAL BOYNUNU KÖKÜNDEN KESERDİM

Adsız dedi ki...

keçi senin o ananı ... o çocuğu... şerfsiz senin gibilerin hepsinin...................

Adsız dedi ki...

KURANIN ALLAH TARAFIN GÖNDERİLİP GÖNDERİLMEDİĞİNİ ANLAMAK İÇİN http://www.kuranmucizeleri.com SİTESİNE BAKINIZ ÇÜNKÜ ALLAH ARAF TA ŞU SORUYU SORACAK KURANI İLMEN ARAŞTIRDINMI , BU KİTABI MODERN İLME GÖRE ARAŞTIRMADAN SAKIN UYDURMA DEMEYİN. ÖNCE BİR ARAŞTIRIN

Adsız dedi ki...

Lan ne istiyosunuz şu kadınlardan bi anlamadım gitti. Kadını tarla olarka görürsünüz, gerektiğinde dayak atma hakkını kendinizde bulursunuz.

Nisa 34. ayet açıkça gösteriyor ki 1400 sene öncesinin kadına bakışını ve o dönem kültürünü yansıtıyor. Bir ilahi gücün takdirini değil.

Kendi nezdinde eşit olarak yarattığı canlıların birini diğerine dominant kılması çelişki değil mi?

Kadını günaha teşvik eden bir anlayış hakim olduğu için bu görüler kurana eklenmiş.

Hatta Muhammet olayı biraz abartarak şunu demiştir.

"İnsanın insana secdesi caiz olsaydı kadının kocasına secde etmesini emrederdim."

Görün ki nasıl bir zihniyet var ortada.

Yani Allahın resulu bile insanları eşit görmüyor. Eşit olduğunu kabul etmek zorunda kalıyor inancından ötürü ama vicdanen eşit görmüyor.

Erkeğin kadından üstün olduğunu düşünüyor o nednele de gerekirse kadını dövün diyor. Bunu janjanlamak içinde bahene bulmayın, çok acıtmayın, kan akıtmayın falan.

Kalçalara şöyle bir keşkül titretmesi atın demek istiyor da dili varmıyor. Ama kurana memeleri yeni tomurcuklaşmış hurileri eklemeyi de unutmuyor.

Kadının baştan aşağı bir cinsel obje olarak görüldüğünü çok net anlıyoruz. Fakat ne yaman çelişkidir ki kadını kapatarak bu cinselliği örtmeye çalışıyorlar. İşte bu islamn paradoksudur.

Yani kendi kurallarını kendi engelliyor. Yani hem kadının cinsel anlamda tahrik etmesinin önüne geçmeye çalışıyor yanı sıra kadını bize bal gibi bir cinsel obje olarak sunuyor.

Kadınlar sizin tarlanızdır istediğiniz gibi sürün demesi gibi.

Hastalıklı bir zihniyet.

Akıl yıkanması meselesine gelelim. Ona aslında beyin yıkamak denir. Sen 8 yaşındaki çocuğa yani doğrunun ve yanlışın ne olduğuna karar verebilecek zihinsel gelişimini yaşamamış olan çocuğa anlayamayacağı şeylerden bahsedersen onu eğitmiş olmazsın. Düpe düz beynini yıkamış olursun.

Güneş dünyaya sanıldığından daha fazla yaklaşıyor dostum. güneşin etrafında tam bir daire çizmiyoruz. Bildiğin elips çiziyoruz. 1 cm falan onlar uydurma şeyler. Doğru kaynaklardan bilgi edinin.

Bir de bişi diyeceğim. Evreni, fiziği, akla uygunluğu yaratan allah neden kendi varlığını kanıtlamak için asaları yılana dönüştürmek gibi akla aykırı yöntemler izlemiştir?

Bazı arkadaşlar islamı modern ilme göre araştırın diyorlar ya.

Fiziği yaratan bir varlıktan bahsediyorsak şu durumda bir fizik dehası ile karşı karşıyayız demektir.

Neden asaları yılana dönüştürmek gibi dönemin sahtekarlıkları ile uğraşsın ki?

Neresinden tutarsan tut elinde kalıyor yani.

Allah bizim işimize karışmasın kendi işine baksın biz başımızın çaresine bakarız. (zaten sümerlerin putu neye karışabilir ki)

Adsız dedi ki...

DİNSİZ'in dikkatine!

Madem sen dinsizsin ne diye dini konularla uğraşırsın. Kafanı almayacağı meselelerle ne diye uğraşırsın.

Adsız dedi ki...

Kardesim ..filii aldatma olmasi gerekmiyor ki müdahale icin..
asiri halde itaatsizlik ,saygisizlik
hor görme ,büyüklük taslama..Bunlardan dolayi dövün diyor..elbette sina olup olmadigini bilmeden müdahele olmaz..ama
ayetin kendi szinadan bahsetmiyorki zaten..itaatsizlik ,yada genel olarak evliligin sürmesini kötp yönde olumsuz etkileyen Faktörlerden ötürü dövün diyor..yani düsündügün gibi fiili bir sina süphesi degil..
aslinda son nokta olarak ,son ders ya da son sans olarak hafif bir tokat gibi algilamak daha iyi..
Neden dersen tekme tokat dayak atarlarmis zaten eskilerden..
bunun asgari yani son care olarak ve birkereye mahsus oldugunu kavramak gerek..son tokatla hala gecimsizlik sürerse,bosanma prosedürü filan var...bunu süreklilik olarak algilamamak lazim..zaten bir gecimsizlik varsa genelde iki tarafin hosgörüsüzlügünden olur..iyi calismalar ..allahin selameti üzerinizde olsun ..

Adsız dedi ki...

SEN BUNLARI YAZIYORSAN VE DE YAZDIKLARINI SAVUNUYORSAN, YA DİNSİZSİZ YANİ ATEİSTSİN YA DA İT GİBİ OT GİBİ BOK GİBİ YAŞIYORSUN VE BOK GİBİ PİSLİK GİBİ İNANIYORSUN DEMEKTİR. BOK GİBİ YAŞAYANLARIN SONU NE OLUR BİLİRMİSİN. BOK GİBİ UNUTULUR GİDER.

Adsız dedi ki...

yav evet söylediklerinde haklısın
kuranda kadına dayak olayı var
iyikide var önce evlen evlendiğin kadın arsız sana ailenin yanında küfür edebilecek kadar karaktersiz olsun sonra sen dövme sövme 250 gr amcık için herşeye eyvallah de bu senin sorunun kuranda ne diyor önce uyar sonra yatağını ayır sonra döv dahada başa çıkamıyorsan
evini ayır yani boşa gitsin başına gelmeyen bilmez ben bunların canlı şahidiyim adam döcdü biz elinden aldık uyardı dinlemedi yatağını ayırdı kocam benle yatmıyor kesin beni aldatıyor diye işi iftiraya çevirip bütün mahalleye rezil etti adam şimdi boşuycak başa bela boşanmaya yanaşmıyor bu sizin kadın savunmanız camfrogdaki +18 de kızın birini ikna edip camdan istediği erkeğin malafatını görmesi karşılığı soyunmaya ikna etmişken o çocuğunun birinin karıya şirinlik yapmak için bize sapıkmısınız madem o kadar am meraklısınız keraneye gidin şurda iki muhabbet ettirmiyonuz demesine benziyo dikkat hepimiz cam frog +18 deyiz kadın erkek tabii elime geçirsem hadım ederdim ö ibneyi sende arsız kadına yalakalık yaparsın arkadaşım bu kadar araştırman şerre yarıyo ise hakkat salaksın düşün bir mal üretiyosun onun bütün huyunu suyunu ve nasıl çalışması gerektiğini ve çalışmazsa ne yapılması gerektiğini biliyorsun yaradanda biliyo ürettiği malı yani bizi
sen senle savaşana çiçek uzatırsın
şiddete hayır dersin ananı avradını bellerler senin bileceğin iş ırak a demokrasi götüren amerikan askerlerinin ellerini öptü ırak halkının bazıları ne oldu onlarda barışçıydı ve doğan çocukların çoğu amerikan kırması kadınlarına tecavüz edildi çünkü ve ben sansürsüz fotolarını gördüm tecavüzle yetinmiyip birde hatıra fotoğrafı çektirmiş arkadaşlar sen şiddete hayır de bir sürü kardeşin olsun tabii anan menapoz değilse

Adsız dedi ki...

cennet kolay değil, cehennem lüzumsuz değil. sizin gibiler için yaşasın cehennem.

Adsız dedi ki...

Kuran bir bütündür , erkeklere verilen hakların , kadınlardan daha az olduğu fikrini aşılayanlar ,aslında Kuran ın bütününü görmeyen ve Kuran yorumlarında erkek hegomoyunu gözeten meallerdir.8 yaşında bir kız çocuğunu evlenme izni veren bir alimin Kuran tefsirine yorumuna nasıl inanılacak.Kuran meallerindeki çelişkiler ise apayrı bir karmaşadır.Kuran ayeti şu olay üzerine geldi bu olay üzerine geldi sözleride tahminidir,yani yorumlara göre tahminlere göre verilmiş vakalardır.kadına dayak varsa, aynı şeyleri erkek yapınca ona dayak yokmudur , Kuran ayetleri tek taraflı kadınları aşalağıcı terimlere göre erkek hegomoyunda bir yorumlama varsa, hanım gözüylede aynı şeyi erkek yapınca erkeğede dayak sözkonudur o zaman diyebilirmiyiz.hangi erkek bunu kabul eder sormak gerekir.bireysel ayrımcılıktan çok bunu göz önünde bulundurnak gerek bu ayete göre o zaman erkekde aynı haltı yerse onada aynı dayak vurulması gerekmezmidir, soruyorum.

Adsız dedi ki...

Allah (cc) Hacerin evladı için sefa merve de çırpınışına zemzemi verdi. Hz Ayşenin namusu için ayet indirdi.Peygamber diri diri gömülen kız çocuklarının kurtuluşu oldu..
şimdi kim hangi cürretle zemzemin hediye edildiği anneye el kadırır?

mübarek meyveleri (hurmayı zeytini) kutsal görürüz de yaratmak için vesile kıldığına,Rahim Sıfatını bahşettiği kadına hangi cürretle eziyet ederiz?
Dine sığınarak kadını geride gören,iki lafı eksik olsun diyen müslüman erkek,peygamberin zekasından şüphen mi var?
O değilmiydi Hz Aişeyi kadınlara alim eden.
Kuran erkeğe indirilmiş bir kitap değildir. insana ve hatta cinlere...
Şimdi kimin cürettine Allahın hesabını kendine çevirmek. Allah kadını erkekden korumak için örtünün demiştir. bu halde iken kıymetsiz gördüğünü düşündüğünüz kadın Allah tarafından korunmaktadır..
şüphesiz Allah bizim bilmediklerimizi bilir.

Adsız dedi ki...

peygamber'in hayatı tefsirdir . peygamber'in hayatı uygulamadaki soru işaretlerini yok eder .
peygamber'in hayatı yapılması gerekenin net ifadesidir her alanda .
ama ayetlerde bahsedilenler ya ruhsattır ya mecburiyettir veya hikmet içeren teslim olunması gereken mevzulardır .
peygamber tüm hayatında bir kez hz.ayşe'ye hiddetlenmiştir . cebrail'in(as) gelip ona baki mezarlığına git demesi üzerine onu takip edip kendisini aldatma gibi şeytan fısıldaması düşüncelere kapıldığı ihtimaline karşı olmuştur . sonrasında da yapması gerekeni söyleyip güzel bir dua öğretmiştir . hatta ifade "Seni uyandırmak hoşuma gitmedi ve yalnızlıktan korkacağından çekindim" şeklindedir. hassasiyeti bu noktadadır . ne kendisinin yanında çalışanlara ne eşlerine kötü muamele yapmamıştır peygamber. bizim de uygulamamız gereken budur.
ayet hikmet içeren ayetlere girmektedir . emin olun son aşamaya geçmeden sorun düzelecektir . geçiyorsa da düzelecektir. düzelmeyecekse yani kadın daha kötü tepki verecekse bunu yapmayın demiştir peygamber ayrıca . yani o hafifçe dövme ipleri koparacaksa ki genelde böyle olur dövmeyin demektedir . o da olmuyorsa boşanmak da allah'ın müsade ettiği bir eylemdir . ve islam'da bizim ülke örflerinin aksine boşanan kadın "dul" ve yollu gibi damgalar yememekte ve iddeti dolunca yine evlenebilmektedir .
ama hayatı boyunca etrafındakilere öff bile dememiş 8 sene yardımcısı olan enes'e (ra) hatalarında bile azarlı ve yüksek sesli hitapta bulunmamış , yıllar sonra ziyarete gelen hatice (ra) 'nin akrabalarına hürmette kusur etmemiş , süt annesinin altına kendi hırkasını sermiş bir peygamberin hayatı ayetlerin tefsiridir . yapılması gerekendir . ruhsat , zaruret , hikmet içeren ayetler ise kalan durumlar için yol göstericidir . o dövmediyse dövmek yasaktır bitti .

Adsız dedi ki...

Bu dünyanın dertlerini niye çekiyorsun ki. yaşamak için yemeye havaya suya, yedikten sonra sıçmaya, çalışmaya kazanmaya kazanırken hak yemeye başkalarının kahrını çekmeye ne gerek var. At kendini köprüden ve kurtul....

Adsız dedi ki...

Saçma sapan sözlerle, Gerçekliği tartışılan hadislerle olayı açıklamaya çalışmışsınız ama.. yerseee..

İşinize gelen hadis sahih.. işinize gelmeyenler güvenilmez. öyle mi ? hadislerdeki olaylar cereyan ederken oradaydınız sanırım ?

Ayetler ortada. herşey açık... varsa kesin delilleriniz sunun. yoksa susun oturun kardeşim.

Adsız dedi ki...

Anlatmak iatedigini dahi kufursuz anlatamayan zihniyetlermi bize din dersi veriyor yazik ya.Yazdiklarinizin icinde bilgi degil sadece cehalet var.

Adsız dedi ki...

Tevbe 6:''Müşriklerden biri, senden aman dilerse aman ver ona da Allah sözünü dinlesin, sonra da emîn olduğu yere dek yolla onu. Bunun sebebi de, onların, bilmeyen bir topluluk olmalarıdır''.
Dinsiz kardeşim tevbe 5 ayetini vermişsin peki peşi sıra gelen tevbe 6 ayetine ne diyeceksin.

Adsız dedi ki...

sabit bin kays,habibe'yi dövdüğünde,habibe ters mehir vererek,yani kadının boşanması ''iftida''yı peygamber uygulayarak,sabit ile habibeyi boşadı,peygamber her zaman söyler,ümmetimin en hayırlısı eşine ve çocuklarına en merhametli olanıdır.resulullah ,bir kere bile eşine vurmamıştır

Adsız dedi ki...

Sizin teorinze sizin aklınızada sıcim dinsiz şehtan dölleri

görkem dedi ki...

Sen ne diyon la

görkem dedi ki...

Sen ne diyon la

Adsız dedi ki...

dağıstandaki bebeğin vücudunda beliren kuran ayetlerine bi açıklama getirsinlerde ondan sonra konuşalım bakalım yazık etmeyin kendinize...

Adsız dedi ki...

Harika bir araştırma. Ne güzel küfürler biliyorlar dinibütün müsülman arkadaşlar, hepsinin ortak özelliği kudurunca küfretmek. çok acınacak haldesiniz gerçekten. bilginiz yetmeyince şeyinize sarılacak kadar alöaksınız küfredenler. adam bildiklerini açıklamış, yiyorsa siz de bilgiyle delille ispat edin. ama nerde? mucizeler bile kameraların ortaya çıkışından sonra olmuyor. açın evrim teorisini okuyun. sizin demenizle ağamız yoksa kime hizmet edeceğiz diyorsunuz. zaten isteyeceklerinizi biliyorum ama yine de yalvarışlarınızı duymak istiyorum diyen bencil ve eğlence meraklısı bir tanrı yaratmışsınız kendinize. orta çağdakı tanrıların aynısı aslında, tek farkı görünmezliği. Suriye savaşında ölen onbinlerce çocuğa, afrikada doğmadan ölen öldürülen müsülman bebeklere acımayan bir tanrının hangi adaletinden bahsediyorsunuz? Muahmmedin görmediği hiçbirşey kuranda yok, açın bir kerecik okuyun barı savunduğunuz o kitabı. milyarlarca galaksiyi yaratan allah kalkıp bir türle- insancıklara uğraşmaz emin olun. he kaldı ki bizi kim yarattı sorunuza? o zaman allahı kim yarattı? O doğmamış, doğurulmamıştır kurana göre. Evet arkadaşlar inandığınız kitabın kendisinin de söylediği gibi demek ki bir yaradan olmadan da var olmak mümkün. Kör gözlerinizi açmanız dileğiyle...

Adsız dedi ki...

Lütfen şunları unutmayalım:
1-Allah’ın indinde din, bir insanın başka bir insana veya insan topluluklarına iman etmesi değildir. Din, insanın Allah'a iman etmesidir. Zâriyât Suresi - 56-58 . Ayetler Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım. Onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istiyor değilim. Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah’tır. Yusuf suresi 40. Ayet "Siz Allah'ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere (düzmece ilâhlara) tapıyorsunuz. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."
2-Kur'an-ı bazı ayetler muhkem ayetler (hüküm ifade eden ve anlamını çözümlemeye çalışan kişinin kalbi ve bilinci ile orantılı ayetler) ve bazıları ise müteşabih (zamanı gelince anlamı bilinebilecek) ayetlerdir. Dolayısıyla, Kur'an-ı Kerim'de bir konuyu araştıracaksak o konu hakkındaki bütün ayetleri belirleyelim. Ardından, konu ile ilgili ayetleri sağduyu ile bir bütün olarak değerlendirelim.
3-Özellikle müteşabih ayetlerin yorumlanması için bilimsel gerçeklere ihtiyaç vardır. Bilim geliştikçe, ilerleme kaydettikçe bu ayetlerin anlamı daha anlaşılır olmaktadır. Örneğin hadid suresi 3. Ayet: O, evvel ve âhir, zâhir ve bâtındır. O her şeyi bilir. Bu isimlerden evvel ve âhirin anlamları kısaca şöyledir: a) Evvel: Allah Teâlâ kadîmdir, ezelîdir; varlığının başlangıcı yoktur; O, her şeyin başlangıcı ve başlatıcısıdır.b) Âhir: Allah Teâlâ bakîdir, ebedîdir, varlığının sonu yoktur; her şey sonludur ve sonunda O'na ulaşmak üzere vardır. Big bang teorisi kapsamında, zamanın ve mekanın bir patlamayla oluştuğu ve zamanın göreli olduğu Einstein ve diğer bilim adamları tarafından yakın bir dönemde ortaya konmuştur. Başlangıcı olan herşeyin sonu olacağı düsturunca evrenin yok alması ile zamanda yok olacaktır. Big bang teorisinin ortaya konulması ile bu ayetin anlamı daha iyi anlaşılmaktadır.
Ali imran / Ayet 118: …Düşünürseniz, biz size ayetleri açıkladık. Ali imran / Ayet 191: Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler…YÛNUS Suresi Ayet 6: Muhakkak ki gece ile gündüzün, peşpeşe (karşılıklı) gelmesinde ve Allah’ın semalarda ve yerde yarattığı şeylerde, takva sahibi bir kavim için âyetler (deliller) vardır. Yunus / Ayet 100: Akıllarını kullanmayanlar üzerine Allah bir uğursuzluk yükler. Kasas / Ayet 51: …Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca ulaştırdık. Bu ayetler çok daha fazladır. Ancak hepsine burada yer vermeye imkan yok.
4- Nefsinin hakimi olamayan nefsinin oyuncağı olur. Lütfen nefsimizin oyuncağı olmayalım. Şems suresi/7,8,9,10. Ayetler - Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona fucurunu ve takvasını ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu arzularıyla baş başa bırakan da ziyan etmiştir.

Jupiter dedi ki...

Bu genel halk için bir duyuru, ilgileniyoruz
Böbrekleri satın almak ve farklı böbrek bağışçılarıyla birlikte çalışabilmek
Hastalarımız, böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen bizimle iletişime geçin.
hastamıza böbrek bağışında bulunup bulunmadığınızı onaylayabiliriz ve
her bağışçıyı büyük ödüller bekliyor.
E-postamızda bize ulaşın: jupitermedicalcentreinc@gmail.com
veya whatsapp konusunda bizimle iletişime geçin:
+1(515)293-5520

Adsız dedi ki...

Ölüme bu kadar yakınken bir kaza bir olay herhangibir birşey ya sandığının tam tersi varsa pardon bir saniye deyip gerimi geleceksin

Adsız dedi ki...

Kuranı tersten mi okudunuz bu nasıl kafa? Ne içtiniz bende istiyorum